OHAL istemeyen demokrat Komutanıma

Hadi bunların ekseni kaydı diyelim Sayın Komutanım, peki ya sizin, sizin beklentiniz nedir?

Hakkari’ye giriş çıkışları hala bölücü örgüt kontrol edebiliyor mu? Ediyor?
Oralarda, gündüz gözüyle bir köyden bir köye vatandaş güvenlikle seyehat edebiliyor mu? Hayır!

Tam J.Tğm. Cumhur’un şehit eşinin töreni saatlerinde İzmir’in başka bir köşesinde Sebahat Tuncer adlı terör örgütü mensubu İzmir’deki kürt kadınlarını katmış önüne -nerden uydurdularsa- kadınlara tecavüz konusunda yürüyüş yapacağız diye tutturabiliyor mu? Evet!
Ana muhalefet coştu gidiyor… O da daha şimdiden seçim yatırımları yapıyor. MHP ile yapacakları koalisyonun hayallerini görüyor.

Recep Beyi meydanlarda alkışlayanların gözleri torpil, rüşvet ve irtikâp dışında bir şey görmüyor ve de yurtseverlikten başka suçları olmadığı bütün dünyaca kabullenilen askerler, siyaset adamları, gazeteciler ve bilim adamları Silivri zindanlarında çürümeye devam ediyor…

Ne bekliyorsunuz komutanım?
Emekli olmayı ve köşenize çekilmeyi mi? Başta son zamanlarda işi gemi azıya alan bölücü örgütü ve de bütün bu başıbozuk düzeni kime bırakıyorsunuz?

“OHAL'e gerek var mı?” şeklindeki soruya “Şu anda söz konusu olduğunu düşünmüyorum” yanıtını verdiniz. Acaba OHAL’in gerekliliğini düşünmeniz için daha kaç şehit vermemiz gerekiyor?

Eğer Komutanım, bu işi böyle bırakırsanız öte dünyada değil, yarından sonra herkesin iki eli yakanızda olacaktır.
Aynen sizden önceki iki komutanın yaptıkları gibi bu işi yaratanlara yanıt vermezseniz, son bir yılda verilen 146 şehidin kanını yerde bırakırsanız, terörün olduğu bölgelerde sıkıyönetim teklifinde bulunmazsanız ve her şeyi bırakmış dünya futbol kupasını izliyorsanız ve diğerleri gibi rahat uyuyorsanız; pes!

Bu günlerde toprağa verilen şehitlerden Recep Bey değil siz sorumlusunuz. O siyasi sorumlu olarak terörün sürmesinden, siz ise Mehmetlerin ölmesinden sorumlusunuz. Çünkü onların komutanı başbakan değil, sizsiniz!

Sizin istediğinizi yapmayan bir hükümeti son zamanlarda hiç halka şikâyet ettiğinizi görmedik, duymadık. Yoksa özel ve elbette gizli olması gereken görüşmelerinizde başka planlarınız mı var?

Sizi tanıyorum Komutanım. Siz de beni tanıyorsunuz. Şimdi benim bu dediklerimi okuyup o size özel davranışınızla “Ayıp! Ayıp bu dediklerin Cumhur! Seni çoluk çocuk, küçük büyük bütün askerler okuyor.” diyeceksiniz. Her şeyi göze aldım Komutanım. Eğer bizler bunları alenen söylemezsek bu kez kendi aralarında genç subaylar söylenmeye başlayacaktır. Böylece ordu içindeki disiplinin zedelenmesine, astları üstlerine karşı kışkırtmaya ben mi sebep olmuş olacağım Komutanım?

Ayıp o kadar çok ki Komutanım…
Sizin sessiz kalmanız ayıp!
Muhalefet partisi denilen düzen partilerinin eylem yerine lâfazanlık yapmaları ayıp!
MGK yerine “Kamu Güvenliği bilmem nesi” kurulup güvenliği sivilleştiren demokratik açılımcılar karşısında susmak ayıp!

Biz emeklilerin bir taraftan Genelkurmay Başkanlığının desteklediği lokallerde briç oynarken diğer taraftan ahkâm kesip bir şey yapmamaları, eylem dediğinde ödlerinin patlaması ayıp!

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde emniyet ve asayişi tamam olan bölgelerdeki kamu hukukuyla, emniyeti ve asayişi bozuk yerlerdeki kamu hukuku ayni ise bu adil gibi gözüküp adaletsizlik yaratan düzeni görüp sessiz kalmak; Cumhuriyetin tarihine, Mustafa Kemal Atatürk’e, Kurtuluş savaşının bütün komutanlarına ve de Cumhuriyetin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’a yapılmış bir ayıp değil midir?

Demokratlık uğruna OHAL uygulaması istememek, ayıptan da öte bir şey değil midir?

Terör örgütünün şiddetle korku saldığı bölgelerdeki bütün mülki amirler ve emniyet güçleri emrinizde midir Komutanım?

Yoksa MİT'in, yurt içi istihbaratı bıraktı da dış istihbarat yapıyorum diye Genelkurmaya istihbarat sağlamaktan vaz geçtiği, Emniyet Genel Müdürlüğü ve valiliklerin istihbaratının da bir işe yaramadığını bildiğiniz için, “Boş ver, Olağan Üstü Hal Uygulaması'nın bir faydası olmaz!" mı diyorsunuz?


Sayın Komutanım, vatan hainleri “Meclisi basarız, Başbakanı asarız!” dediklerinde onları cesaretlendirmek Mustafa Kemal Paşa gibi davranmamak ayıp değil mi?
Yoksa siz, Mustafa Kemal Paşa gibi davranmayı bu sözün muhatabı Recep Tayyip’ten mi bekliyorsunuz?
Onun, Mustafa Kemal olmayı unutacak o kadar çok işi ve o kadar çok görevi var ki!


Haydi komutanım, siz benim bunları neden yazdığımı en iyi bilenlerdensiniz. Yapın bu memlekete giderayak bir iyilik, üç ayda bitirin bu işi ve Koşaner Paşa’ya kendine güvenen bir ordu bırakıp gidin.


Gözünüzü seveyim, önümüzdeki üç ay demokrat olmayın Sayın Komutanım!


Cumhur UTKU
 














Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI