Sabah ( beş yıl önceki bir sabah...)
Yıldızlar yavaş yavaş inceldi. Sonra çoğu kayboldu. İçlerinden en parlak olanı hala seçilebiliyor ama o da gökyüzünün pembeliğine karışmak üzere… Sabah oldu. Sabahın oluşunu, günün karanlıktan aydınlığa çıkışını ve gökyüzünün pembeleşmesini çok iyi betimleyenler vardır edebiyatta. Ben o kadar becerikli değilim. Hala horozlar birbirlerini yanıtlayıp duruyorlar. Sabaha karşı havlamaktan yorulan köpeklerden ses seda yok. Hava aydınlanır aydınlanmaz birçok kuş ötmeye başladı… Üç ya da dört çeşit kuş sesi var. İçlerinden hangisi bülbül acaba? Bülbül sesini çocukluğumdan beri bilirim de ayırt edip bu bülbül, bu saka, bu bilmem ne kuşu diyemem bir türlü. Hepsinin sesi çok hoşuma gitti her nedense. Oysa hep duyduğum sesler değimli bunlar? Arada bir biraz irice, ikili üçlü karakuşlar gelip geçiyor ağaçların hemen üstünden. O saksağanlar geçerken korkudan olsa gerek seslerini kesiyor diğerleri. Sabah ne güzel! Çoktandır ayrıntılı izlememiştim sabahı. Çok eskiden, kışlalard