Kayıtlar

Ağustos 10, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sayın MAHMUD AHMEDİNEJAD’a mektup!

Sayın Cumhurbaşkanı! 14 Ağustos 2008 günü Türkiye Cumhuriyetine resmi bir ziyaret yapacağınızı öğrendim. Memnun ve mutlu oldum. Türkiye Cumhuriyetinin altmış yaşına gelmiş bir vatandaşı olarak her iki devlet yetkililerinin birbirlerini sıkça ziyaret ettiklerini gözlemişimdir. Geçtiğimiz ekim ayında da Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ülkenizdeydi. Size kendi çevremdeki Türk Halkı adına hoş geldiniz diyorum. Devlet adamları ister seçilerek isterse seçilmeden görevlendirilsinler, ülkelerindeki halkın temsilcileridir. Devlet adamları, ülkesindeki hayat tarzına ve halkının yaşama alışkanlıklarına uymayan davranışlar içinde olamazlar, olmamalıdırlar. Sizin fotoğraflarınızı incelediğimde tam bir halk çocuğu olduğunuzu ve halkınızla birlikte yaşamaktan onur duyduğunuzu anlıyorum. Halklar bazı önderlerini unutmaz ve ölümsüzleştirirler. Belki İran’da da Humeyni böyle bir önderdir. Bizim halkımızın bayraklaştırdığı önderini mutlaka duymuşsunuzdur, Mustafa Kemal Atatürk… Türkleri ümmetten mil

BALLICA KÖYÜNDE ÇÖKEN ULUSAL EĞİTİM

Eğitim, toplumsal ilerleme ve çağı yakalamanın pusulasıdır. Pusula bozulduğunda yolu tutturamazsınız. Yolunu bilmeyen toplumlar karanlıkta ne yapacağını bilemez. Eğitimde çöküş, toplumda çürümeye yol açar. Öğretmenler yıllardır oyalanmakta, hak ettiği maaşı alamamakta ve öğretmenlik mesleğini ve onurunu yerine getirebilecek devlet desteğine sahip olamamaktadırlar. İlk ve Orta Öğretimdeki öğretmenler, özel ders vermezlerse geçinememekte, Yüksek Okul ve Üniversitelerdeki Öğretmenler de sanlarını ve makamlarını aldıktan sonra kapağı özel üniversitelere atmaktadırlar. Üniversitelerde okuyan çocuklarımız, bilim ve fenden uzaklaştırılmakta, bir meslek sahibi yapılmamakta, okul bittiğinde bu vahşi anamalcı düzende işsiz kalmakta, iş bulabilen mühendisler bile yabancı şirketlerin satış ve pazarlama bölümlerinden başka bölümlerde çalıştırılmamaktadır. Üretime katılamayan gençlerimize de, üretim araçlarını yabancılara kaptırmış milletimize de yazık olmaktadır. Tam bağımsızlık artık hay

KÖTÜ BİR NEHİR ROMAN!*

OKUMAK İÇİN YORULMAYIN Ergenekon iddianamesini okuyarak zamanınızı boşa tüketmemenizi dilerim. Abur cubur sitelerden indirip de virüs bulaşma riskine ve bilgisayarınızın hafıza kapasitesini doldurmaya da değmez! Sondan ve baştan bölümleri hızlı okuma tekniği kullanarak okudum. Ergenekon adının verildiği davanın savcılık iddianamesi kötü bir nehir roman gibi… Giriş, gelişme, sonuç belli değil. Ana fikir yok. Kahramanlar belli değil. Olaylar kopuk ve birbirine bağlantısız. Bu roman insan yaşamından, toplumdan, doğadan ve tarihten hiçbir şey vermemektedir okurlarına. Bir iddianame ki zaman atlamalarıyla içinde hem Nuriş hem de Mustafa Kemal Atatürk var… Kendinizi de ararsanız bulabilirsiniz belki… Word belgesindeki ‘bul’ sekmesine adınızı yazıp tıklayın. Yoksanız üzülmeyin, yokluğunuz savcının yorgunluğundan ve bıkmış olduğundandır(!) Peki, bu tutuklananlar mı derin devlet kardeşim? Ahmet Altan’a göre, evet! Bu dava sonuçlandığında derin Cumhuriyet yok olacak, demokratik Cumhuriyet doğaca