ANNEMLE BABAM (yazdıklarım)
Artık yaşlandılar. Biri sağ ayağını kaldıramadan sürttürerek yürüyor diğeri romatizmadan iki büklüm. Ama birbirlerine yetiyorlar ve daha bizlere muhtaç değiller. Annem ve babam, biri yetmiş sekiz diğeri seksen yaşında… Annem hala temizlik hastası, evi muntazam eşyalarla donatılmış ve tertemiz. Babam artık temizlik ve tertibe uymuyor, annem de en çok bundan şikâyetçi. Telefonun çalması ya da kapıcının kapı zilini çalması onların telaşlanmalarına neden oluyor. Bu telaşları da hayattaki bağlarından biri sanki.. Babam her şeyi bırakmış durumda, annem ise hayata eskisinden daha sıkı bağlı. Her şeyi ve herkesi eskisinden daha fazla merak eder durumda. Sabahları en az bir saat kapıcının getirdiği Cumhuriyet’i iğneden ipliğe okuyor. “Bir gözüm hiç görmediği halde nasıl okuyorum ama…” diyerek öğünüyor ve yazarların yorumlarını da kendi kendine söylenerek yorumluyor. Çok konuşuyor. Öğretmenliğin verdiği alışkanlıkla eskiden de konuşurdu ama şimdi çok daha ayrıntılı ve konudan konuya atlayarak