BİZİM KUŞAK
Gaz lambasında başladık hayata, şimdi ölmeye yakın enterkonnekte (bağlaşımlı) dağıtım sistemiyle ışıklar içindeyiz gece gündüz. Enerji tükeniyor memlekette… Telefon ahizesi ancak postane binalarındaydı ve iki gün önceden sıraya giriyorduk anamızla konuşmak için. Şimdi dağ başında kaybolursan, önce karını arayabilen cihaz cebinizde… Teknoloji ölmüyor… Fotoğraf mutlaka stüdyoda çekilir, eğer dışarıda çekmişsen filim stüdyoda karta basılırdı. Şimdi o foto stüdyoları cep telefonu satıcılarına döndü… Sirkeci’deki fotoğraf makinası satan dükkânlar öldü. Tahta sandalyeli bahçe sinemaları yerine büyük alışveriş merkezlerinde film seyrederken sevişilebilen beş kişilik cep sinemaları icat oldu. Ay çekirdeği çıtlatmak çoktan öldü… Tost makinasını gördüğümüzde hayretten açık ağzımızı şapırdatırdık… Lahmacunu 50 kuruşa yerdik, şimdi hamburgeri 5 liraya yiyoruz. Çorba içmenin ayıp olduğu bir memlekete döndük. Sofraları da öldürdük. Esaslı iki şair vardı gençliğimizde, Nazım Hi