BİR HAZİRAN AYAKLANMASI SONRASI OLUMSUZCA DÜŞÜNCELER
12 Eylül 1980 günü sabahından günümüze kadar yapılmış bütün seçim, plebisit, halk oylaması ve diğer benzerlerin birer aldatmaca olduğunu bildiği halde hala seçimlerden söz edebilen bir genç kitle varsa bu memlekette, benim gelecek için umudum yok! Gezi Parkı ayaklanmasında ölen 4 kişinin, gözü çıkan 11 kişinin, sakat kalma olasılığı güçlü 61 kişinin ve yaralanan 8.000 kişinin hesabını hiç kimse vermeyecektir. Göreceksiniz, hiç kimse de sormayacaktır! “Direne direne kazanacağız!” ya da “Biz kazanacağız!” demekle hiçbir şey kazanamadığımızı gördük. Yanımızda işlenen cinayette katil serbest kaldı, biz görgü tanığı olarak tutuklandık. Halk ayaklandı dedik, oysa Taksim’de sınıf mücadelesi diyerek yola çıkan sendikalar yani işçiler, yerlerini bir saat sonra irili ufaklı genç düşünce çocuklarının rengârenk flamalarının dalgalanmalarına bıraktılar. Bundan da Tayyip nemalandı: ”İçişleri bakanıma talimat verdim 24 saat müsaade, paçavralar inecek dedim… Bakın indirdim!” diyebildi