Kayıtlar

Haziran 5, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SANDIK DEMOKRASİSİ

Parlementer düzende vatandaşları, seçtikleri kişiler temsil eder. Her halde demokrasi dedikleri de böyle bir şeydir... Oysa bizim memlekette bu gün yalnızca sandığa gidip oy vermek demokrasi sayılmıştır. Kim kimi temsil etmektedir, temsilde eşitlik ve adalet var mıdır sorularının önemi yoktur. Buna eskiler (1950 öncesi siyasiler) SANDIK DEMOKRASİSİ derlerdi. Üstüne üstlük sözde şeffaf sandıklara her seferinde sahtekarlık, feodalite ve parti diktası karışmaktadır. Balık hafızamızla geçmişe bir an baksak görürüz ki, her askeri müdahale bu çarpık demokrasiyi düzeltmek için yapılmış ya da düzeltileceği vadedilmiş ve kitleler umutlandırılmıştır. 12 Haziran 2011 günü yapılacak genel seçimlerinde de değişen hiç bir şey olmayacak ve sonuç gene bir önceki seçime benzeyecektir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye Türkiye'de hiçbir vatandaş kendi seçtiği temsilcisini parlementoya gönderememektedir. Muktedirler bize seçim dayatıyor, bizim vergilerimizle bürolarını, minübüslerini süsleyerek

13 HAZİRAN 2011 GÜNÜ SONRASI NASIL BİR DÜNYADA YAŞAMAK İSTERSİNİZ?

Resim
Türkiye’deki ekonomik ve toplumsal sorunların çözümü, “ Nasıl bir dünya?” cümlesinin sonundaki soru işaretine verilecek yanıtlarda gizlidir. Dünyayı sorgulamaya başladığınızda toplumsal düşünmeye başladınız demektir. Bu soruyu kendisine sormayan, soramayan bir kişi, kolayca çözülebilecek probleme (soruna) yanlış bir yolla, toplumsal değil bireysel bir yolla başlamaktadır. Oysa toplumsal bölünmenin, yönetimlerin tutucu ve gerici tavırlarının, ulusallığı unutturup küreselleşmenin erdemlerini öngören dayatmaların nedeni, hep bu sorunun içindedir. Genel seçimler için oy verecek vatandaşların kimi bu günkü yaşamından rahatsız, kimi de memnun… Yaşamlarından memnun olanlarla rahatsız olanların oranına göre sandığa düşecek zarflar, bu seçimin sonucunu etkiler görünse de her şey matematik değildir. Memleketimizde insanların çoğu hayatlarından memnun değildir ama ucundan tutunabildiği mevcut hayatının da değişmesini istemez. Bu bir ikilem de değildir, çünkü insanoğlu hep daha kötü günlerin ge