CUMHUR UTKU

Kendine özgü asker kıyafetiyle polise taş atanlar, büyük bir kinle Polis Müdürünü tokatlayanlar, artık meclis koridorlarını ve dağları bırakıp sokaklara inmişlerdir. Fukara halk, silahlı ayaklanma için örgütlendirilmiş, işsiz milyonlar alanlarda hazır edilmiş, yeterli psikolojik(iç) ve uluslararası dış) destek sağlanmış durumdadır. Silahlı halk isyanlarına, BM'in müdahalesine ve sınırların çizilmesine ramak kalmıştır. Milli Güvenlik Kurulu neden toplanmaz? Taş ve tokatla devlete girişenler derhal neden cezalandırılmaz? Kamu Düzeni ve Güvenliği (!) müsteşarı ne yapar? Amerika ve Kürtler elbirliğiyle bitiriyorlar Türkiye'yi... Kürt feodelite, sosyalizmden başlayıp ırkçılığa dayanmış, yükü almış BOP'a doğru gitmektedir. Değerli bir Cumhuriyet'te doğup, büyüyüp, yaşadıklarını göz ardı eden bu fırsat düşkünü siyasetçiler kendi halkını yazık ki Ortadoğu halklarına özendirdiler. Yıllardır Türk milletini, Kürt ve Türk demeden yolan, bitiren zenginler kulübü patronları da ken

ERGENEKONDAN ÇIKIŞ CHP + İP + DSP + BCP + YP + Tantan + Cindoruk çevresi + Yaşar Nuri Öztürk, Haydar Baş bile olabilir. Yeter ki kendini feda edebilecek vatanseverler olsun = % 40... Bu formül tek başına iktidar olur... CHP dışındaki bütün partiler ve çevreler bu formülü görüyorlar ve buna uygun adım atmaya hazırlar... Sorun, CHP’nin iktidar olup olmama isteği ve AKP’den Türkiye'nin kurtulmasında ne kadar kararlı olduğudur... Ancak hiç kimse bu memleketi ve CHP’yi, AKP’lileşmeye kararlı bir yönetimine de bırakamaz. Bu güç birliğine CHP bir iki gün içinde gene yaklaşmazsa, Güçbirliği önderi için iki adayım var: Cindoruk ve Tğm. Mehmet Ali Çelebi... Emekli generalleri geçiniz, ne kadar gerçek mağdur olurlarsa olsunlar seçmenden oy alamazlar. M. Ali Çelebi önderliği için biraz hayalî denebilir ama mutlaka milletvekili yapılmalıdır. Cindoruk demek, Demirel’in nefesi demektir ki, bunu da Demirel’e saygılı sol ve sağ seçmen onun son nefesi, son isteği gibi algılayabilir ve oyunu verir.

Selam olsun! Her Pazar sabahı köşedeki gazeteciden “Bu gün gelmedi ağabey!” diyecek korkusuyla, heyecanla istediğimiz “Aydınlık”ı eve gidene kadar sokakta bir solukta gözden geçirmek büyük keyifti. Pazartesi ve diğer günlerde ise derginin bölümlerini sindire okuyup bizim gibi düşünenlerin olduğunu öğrendikçe umutlarımız daha da çoğalırdı… Haftada bir aralayıp gün ışığını odaya sızdıran kapımız, ardına kadar her gün açık artık... Umudumuzu katlayarak kanatlandıranlara ve bütün vatana yayacaklara selam olsun! Bir zamanlar haftalık Aydınlık’ın pazartesi günleri Ankara’daki ve İstanbul’daki dergi toplantılarında birbirlerini sabırla ve okurların eleştirilerini saygıyla dinleyen emekçilerine selam olsun! Herkesin yazdıklarına ve söylediklerine saygıyla yol gösteren, insana ve onun emeğine en büyük değeri vermekte yıldızlaşan sayın başyazar Doğu Perinçek’e selam olsun! Yıllardır güzel günlerde ya da boz bulanık havalarda, pencereleri önlerinde bir şimşek çakışını bekler gibi aydınlık be