KAVUŞMA

Selam olsun!

Her Pazar sabahı köşedeki gazeteciden “Bu gün gelmedi ağabey!” diyecek korkusuyla, heyecanla istediğimiz “Aydınlık”ı eve gidene kadar sokakta bir solukta gözden geçirmek büyük keyifti. Pazartesi ve diğer günlerde ise derginin bölümlerini sindire okuyup bizim gibi düşünenlerin olduğunu öğrendikçe umutlarımız daha da çoğalırdı…

Haftada bir aralayıp gün ışığını odaya sızdıran kapımız, ardına kadar her gün açık artık... Umudumuzu katlayarak kanatlandıranlara ve bütün vatana yayacaklara selam olsun!

Bir zamanlar haftalık Aydınlık’ın pazartesi günleri Ankara’daki ve İstanbul’daki dergi toplantılarında birbirlerini sabırla ve okurların eleştirilerini saygıyla dinleyen emekçilerine selam olsun!

Herkesin yazdıklarına ve söylediklerine saygıyla yol gösteren, insana ve onun emeğine en büyük değeri vermekte yıldızlaşan sayın başyazar Doğu Perinçek’e selam olsun!

Yıllardır güzel günlerde ya da boz bulanık havalarda, pencereleri önlerinde bir şimşek çakışını bekler gibi aydınlık bekleyen abonelere “Aydınlık” ulaştıran motosikletli dağıtıcılara selam olsun!



Aydınlık buluşma

Okumadan duramadığımız coğrafyanın kızgın sanatkârı Fikret Otyam’ı, işçilerin bilge kalemi Yıldırım Koç’u, her okuduğumuzda bize “Vay canına!” dedirten Şule Perinçek’i, Hikmet Çiçek’in yakın tarih dokundurmalarını, Hüseyin Haydar’ın ilaç gibi gelen tabletlerini, günümüz edebiyatçılarının ona bakmadan geçmediği Mecit Ünal ve diğer sıralayamadığım yazarları yeni köşelerinde okumaya devam edeceğiz.

Çocukluğumuzda sabah uykularından uyanırken pencereden sızan gün ışığının huzmesi ve o huzme içindeki uçuşan toz zerreciklerini unutamayız ya, haftalık Aydınlık’ı da öyle bir duyguyla anacağız. Aklım gene de her Pazar pencereden çakacak şimşeklerde kalacak…

Fabrika yemekhanelerindeki okuma köşelerinden, orduevlerinin okuma salonlarına, fakülte kantinlerinden, ceza hukuku profesörlerinin çalışma masalarına kadar okurlara ışık saçan Aydınlık, her gün daha çok okura ulaşacak ve daha da okunur olacak… Kimleri yazar, kimleri okur, kimleri basın emekçisi olarak yetiştirmişti Aydınlık? İsmen sayılırsa ayıp olur… Bundan sonra kimleri yetiştirecek? Kimleri yetirteceğinden önce onun bir gazetecilik okulu ve “Ya istiklal, ya ölüm!” diyenlerin buluşma noktası olacağı şimdiden belli olmuştur…



Veda değil, kavuşma

“Aydınlık Dergisi” ciltlerini kitaplıklarımızın en üstüne koyacağız. O ciltler biz okurların geçmişi özlememize değil geçmişi izlememize yardımcı olmayı sürdürecek. Bir sözlük, bir bilgilik ve geçmişin ayrıntılı tarihçesi olan Aydınlık nüshalarını paketleyip ortalık yerden kaldırılmaya kıyamayacağız. O nüshalar, aradıklarımızı en becerikli internet arama motorlarında bile bulamayacağımız için her gün açıp taradığımız başvuru eserleri olmaya devam edecek.

Bu yazılanlar, bir okurun ya da bir Aydınlıkçının veda notları değil, duygusal bir dostun hüzünlendiğinde ettiği sözlerdir... Penceremizdeki ve kapımızdaki aydınlığımızı çoğaltacak eski ve yeni “Aydınlık”lar ömrümüze ömür ekliyor ve öykümüzü şimdi başlatıyoruz. Veda, öykünün sonu demektir. Kimsenin kimseye veda ettiği yoktur. Aksine bütün güzelliklerin ve dünyanın bütün doğrularının buluşmasıdır bu ve adına “kavuşma” derler! Kim ne derse desin, her sabah ekmeğimize sardığımız “Aydınlık Gazetesi” ışık saçan ve emin adımlarla ufuklara doğru giden genç bir torun, geçmiş ciltlerde kalan “Aydınlık Dergisi” de aydınlatmaya devam eden bilge bir dede olarak yaşamlarını sürdüreceklerdir…

Aynen şair dedenin dediği gibi:

Şu iğneden / Parmaklarıyla dikiş diken / Kadınlar!

Şu taşlı yolları çarıklarına dolayan / Dağlardan / dağlara güneşi kovalayan / Köylü ırgat!

Şu Marks’ın kafası / Lenin’in gözüyle yazan muharrir!

Sonra bu şiiri söyleyen şair! / Bütün bunların, / şunların, / onların, / hepsi…

Hepsinin alnında güneşten tacı / Hepsi Aydınlıkçılardan / Hepsi Aydınlıkçı...” (N.Hikmet, 1924, Aydınlık)

Gelmiş ve gelecek bütün Aydınlık’ları, okurlarını, yazarlarını ve karanlıkları kararlılıkla aydınlatmaya devam edenleri saygı, sevgi, gurur ve güvenle selamlıyorum.

 
Cumhur UTKU, 21 Şubat 2011, Ayazağa Köyü

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI