KURŞUNA DİZİLEN 102 SUBAY

Subaylar İmam Hatip Mekteplerinde ve Amerikan Kolejlerinde öğrenim görmezler. Doğruluk, mertlik, şeref, görev ve vatan üzerine Harbiye’de eğitim ve öğrenim görürler.
Subayların bu gibi kavramlardan ödün vermeyen sert ve dik duruşları insanlık tarihi boyunca siyasetle ilgilenen din simsarlarını, mandacı okur-yazarları ve anamalcı tüccarları rahatsız etmiştir. Bu dünyanın her yerinde hep böyle olmuştur. Birileri vatanını savunmak için ölürken, bir başkaları da bir çift kadın memesi için, bir diğer başkaları da para için ölürler.

Bizim memlekette 19 Mayıs 1919’dan beri subaylarının Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Türk Subayları, “müesses nizam”ı korumak ya da “statüko”yu kollamak için değil, Başkomutandan aldıkları vatan sevgisi, ondan öğrendikleri millet saygısı ve inandıkları devlet varlığı için ölürler. Osmanlı yıkılırken yeni devleti kuranlar da, güzelim memleketi kurtaranlar da subaylardır. Bir daha yineleyelim: Bu topraklar üzerinde yaşayan halklara Türk Milleti denir. Türk Subayları da bu milletin çocuklarıdır!
Size onlardan birinin bir gazeteciye söylediklerini aklımızda kaldığı şekliyle aktaralım:
“Ölümden hiç korkmadım, sizin zindanlarınızdan mı korkacağım? Ağababanızın ‘Gatakulli’ dediği alçak işler yapmam! Tansiyonumu ölçtüreceğim, ilaçlarımı alacağım ve gidip istediğiniz yerde yatacağım. Ancak beni Silivri'ye değil, İmralı'ya koymanızı istiyorum. Tabutum da çıksa zindanlarınızdan, kapağını kaldırıp gene de dimdik yürüyeceğim bildiğim hedefe!”

Bunu söyleyecek subaylardan en az 900 tanesi, şu sıralarda Dikmen sırtlarında, bu ağustos sıcağında kılıç kuşanma provaları yapıyorlar. Onlar Mehmetçiklerin Komutanı olmaya, vatan için ölmeye, vatana göz dikenleri öldürmeye hazırlanıyorlar. Harbiyeliler aldanmayacak, aldatılamayacak ve tükenmeyeceklerdir. Onlar her yıl kılıç kuşanmaya devam edeceklerdir.
102 Türk Subayı yedi yıl önce hükümeti alaşağı etmeyi yani darbe yapmayı düşünmüşler diye hapsediliyorlar. Ne kadar açık ve aşikârdır ki, tutuklanıp bırakıldıktan ve yargılanmalarına tutuksuz devam edilmesine karar verildikten sonra birilerinin verdiği emirle tekrar tutuklanıyorlar. Bu subayların o zamanki komutanı yalnız E.Orgen. Çetin Doğan mıydı? Çetin Doğan’ın komutanlarından habersiz yaptığını varsaydığımız bu darbe hazırlıklarına, emir gereği katılan diğer 101 kişinin, suçlarının ne olduğunu bize kısa ve mantıksal olarak anlatacak bir hukuk adamı var mıdır?

Bu hukuk ve askerlik dışı darbe hazırlıkları hezeyanlarına müdahil olanlara (bavulla sahte belde taşıyıp sorgulanmayanlara) ve bir de hiç müdahil olmayanlara (mahiyetine sahip olamayanlara) baktığımızda utanmamak elde mi?
Suçsuz yere 102 silah arkadaşımızı kurşuna dizmeleri, bizim bu çağ dışı ve ahlaksızlıklar silsilesi olan siyaset uygulamalarına düşman olmamıza neden olmaktadır. Bu işin yalnızca “balyoz” diye adlandırılan yanı… Ya “Ergenekon” diye adlandırılan tekmili birden oynanan komediye ne demeli?

Onu da geçen gün Harp Akademiler mezuniyet töreninde, diplomasını alırken adı okunduğunda devlet ricalinin gülümsemesine neden olan Yzb. Ergenekon kardeşimiz düşünsün.
Emeklisinden muvazzafına, Başçavuş'undan Orgeneral'ine zulüm gören, görmeyen bütün cesur silah arkadaşlarımızı kutluyor ve selamlıyoruz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI