2011 DEN 2012 YE GEÇERKEN UZAKLARDA PATLAYAN HAVAİ FİŞEKLERİNİN DİLİME GETİRDİKLERİ

“Işığını gün batmadan yakan, gün ağarmadan kalktığında çırasında yağ bulamaz.”
Ne güzel bir Türk Atasözü

***
Ey Ertuğrul Kürkçü, sana bölücülerin yanında Öcalan’ın onayıyla oy verenler utansın! Ağlayarak başından geçenleri TBMM’ndeki komisyonda anlatmaya çalışan bir kadına “Senin kocanı kendi silah arkadaşları öldürmüş olabilir.” demek, saçmalanmış hainliğin daniskasıdır!
Hainlerin safında olduğunu biliyorduk da şimdi tescillendi…

***
“Paşam, vekil maaşlarını düzenleyeceğiz. Ne kadar verelim?
Öğretmen maaşlarını geçmesin!”
Devlet adamlarının 1923'den kalma bir konuşması…

***
Bana gelen şu haber üzerine ben susmayayım da Silivri'deki arkadaşlarımla birlikte zindanlarda çürüyeyim mi?
İnternet Üst Kurulu "denetleme" başlığı altında birçok özel çalışma yapmaktadır. Bu denetlemeler çağımızın etkin iletişim araçları olan mail, Facebook, Twitter ve benzeri alanları da kapsamaktadır. Bu noktada hükümet karşıtı yazılan, paylaşılan ve yorumlanan her konu için takip başlatılması söz konusudur. Savcılıklar;
“Siyasi ve ideolojik içerikli haber paylaşımında bulunmak, yazılı ve resimli paylaşımlarla devlete ait kurum ve kuruluşları aşağılamak, devlet büyüklerine karşı küçük düşürücü paylaşımlarda bulunmak, Başbakan'ı ve partisini hedef alan paylaşımlarda bulunmak, kamuoyunu hükümet ve Başbakan aleyhine olumsuz yönlendirmeye dönük onur kırıcı ibarelerin kullanıldığı ifade ve paylaşımları yaymak.”
Suçlamaları ile dava açabilirler... Sonuç olarak kişisel güvenliğiniz ve hürriyetiniz için yukarıda belirtilen konularda dikkatli olmalısınız.
Ben sustum sayın savcım! Tayyibin emrindeyim, biline...

***
Konuşmadan, yazmadan durulur mu bu memlekette? Hürriyet gazetesinin dünkü sürmanşeti:
“Paşaya makam aracı jesti!” diyor sonra da haber altında 15 gündür Orgen. Koşaner'in o aracı kullanmadığını da eklemek zorunda kalıyor...
Ulan hırt! (Ulan pezevenk! ünlemesi daha iyiydi ya neyse...) Bir; Bu haber mi şimdi? İki; Adam soysuzluğa karşı adam gibi hareket edip istifa etti, senin köşeci satılmışların bu olayı unutturmakta bir bir davranmadılar mı? Üç; Şimdi arabadan, saltanattan söz ederek Işık Koşaner'i de aynı kayığa bindirmeye mi çalışıyorsun?
Dostlar, size Hürriyet gazetesinin sitesine hiç uğramamanızı ve ona “tık” para dahi vermemenizi öneriyorum.
Saygıyla...

***
Sözüm sana olduğu gibi senin yanında olan ve kendini sanatçı sanan Avrupacı ve Amerikancılara...
Ne oldu şimdi?
Nedir bu Irak'tan köylerine ucuz mazot getiren 35 köylünün jetler tarafından bombalanıp öldürülmesi? Cumhuriyet tarihinde bir ilktir bu... 33 kurşun palavrasına da benzemiyor hiç.
Bal gibi hatalar zinciri ve bal gibi canlar gitti bedava… PKK’nın ekmeğine yağ sürdü Heronlar, F-16’lar, gözetleyiciler, rapor verenler, değerlendirenler, değerlendiremeyenler…
Gitti canlar, gitti gene analar…
Kalan diğer canlar hemen gidip PKK’ya yarın üye olacaklar… Suçlu kim?
Sensin, benim, Hasip Kaplanlar, Dicleler, Fıratlar, Leylalar, Zanalar, zonalar… Tayyipler, Yılmazlar, Özallar, Demireller, Ecevitler, Generaller, Bakanlar, bakmayanlar, herkes suçludur…

Suçu olmayanlar ise ölenler ve onları öldürenler… Yanlış hedef seçen, seçtiren, tetiğe basanlar ve şimdi vicdanı sızlayanlar, kahredenler…

Başta sen suçlusun ağabey… Kürde özgürlük diye kandırdın herkesi…
Ayıkla bakalım şimdi pirincin taşını…

Para etmez ağlaman… Yazma artık romanlarını, ne Türkler ne de Kürtler artık okuyamayacaklardır romanlarını… Madalyalarınla rahat uyuyabilecek misin Kürtçe okuyup yazamayan koca Kürt?
Ben bu kalleş kışkırtma bitmeden uyuyamayacağım… Ölmeyeceğim de… Sen de ölme ve bekle Türk milletinin birlik ve dirliğini…

Yeni yılın “hepi börtey tu yu…” Yaşar Kemal!

***
Hata + Vahim hata + Yetkisizlik + Etkisizlik + İlgisizlik + Her suçu askere atma alışkanlığı + Halk dalkavuklarının sahte gözyaşları + Fukaralık + Cehalet = FACİA!

***
“Sayın Bayan, Deniz Gezmiş'le arkadaş olduğunuzu, onunla gazoz içtiğinizi söylediniz. Helal olsun size! Merakımı bağışlayın, o dönemin İstanbul Emniyetindeki müdürlerle neler içmiştiniz?”
(Gazeteci olsaydım Bülent Ersoy'a sorardım)

***
“Bulunduğunuz ortam çok gürültülüyse silah seslerini duymayabilirsiniz. Dünya hem çok gürültülü hem de çok sislidir. İleriyi görmek zordur. Bu gürültülü ve sisli dünyada sizi yönetenler, kesinlikle ruh ve bedenen sağlıklı kişiler olmalıdır. Ayrıca sizin ununuza sizin suyunuzu katıp ekmeğinizi size sunanların da sizin topraklarınızın adamı olması ön koşuldur. Ulusça gürültüye gitmemek için başkalarının dinleme cihazlarını ve gözlüklerini kullanmamamız gerekmektedir.”
(bunlar da benden olsun...)

***
Otobüsler hep kaçtı, hala duraktayız... Üç dille ana avrat küfretmeyi öğrenemedik gitti, ey Bedri Rahmi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI