DEVLETİ TESLİM ALAN, BEYAZ FAŞİZM'DİR!


Yaşadığımız günler, tarihe “Beyaz Faşizm!” olarak geçmek üzeredir...

Tuz beyaz, pirinç beyaz, un beyaz, makarna beyaz, eşyalar Tunceli’de beyaz, Genelkurmay Başkanlarının saçları beyaz, alnımıza doğru bu kış günü yağan kar beyaz...

Beyaz faşizmle yönetilen rejimde yaşayanların bilmesi gereken bir şey var; çok konuştuğunuz, yazdığınız için sizi zindana attıklarında arkanızda kimseyi bulamazsınız. Üstelik “Karşı çıkmasaydı pezevenk…” yargısıyla yargılanırsınız ve sizi de en çok bu yaralar.

Beyaz faşizmler hep küresel anamalcı sömürgen yayılmacıların değirmenine su taşır... Memleketin kolcuları nerede dersiniz. Yoklardır. Sıcağı sıcağına acı duyulmaz. Milletiniz kan kaybederken siz de daha sonraları önceden yaralandığınızın farkına varırsınız.

***

Şah gitti... Tamam, kabul ama bu oyunda mat olmak öyle kolay değil!

Ha yüce divan ha özel divan, ha Silivri zindanı ha Fenerbahçe lojmanı... Türkiye'nin tam bağımsızlığı konusunda şahin olamayanlar, içteki ve dışarıdaki leş kargalarına yem olurlar! Ama onları o kargalara yem etmeyeceğiz...

Bütün yaraları pansuman yapacak sargı bezi var sırt çantamızda dostlarım... Henüz 9 Eylül 1922'den beri kütüklüklerimiz dolu, mekanizmalar tutukluk yapmayacak şekilde yağlı... Bitmedi mermimiz, hala elimizdedir mavzerimiz...

Yıllardır nöbetteyiz!

***

“Kişiliğini makamdan alanlar, makamdan sonra kişiliksiz kalırlar!”

***

“Partisinin Grup toplantısında konuşan Recep Tayyip Erdoğan, kendilerinin hiçbir zaman önce devlet diyenlerden olmadıklarını ve olmayacaklarını, her zaman önce insan dediklerini, demeye de devam ettiklerini ve bunu güçlü şekilde savunmaya da devam edeceklerini anlattı.”

Ey Kasımpaşalı, sen onu önce Bayrağa, TBMM'ne, Genelkurmay Başkanına ve büyük Türk Ulusuna hakaret eden sözde milletvekillerine anlat... Sonra da gel benim külahıma anlat!

***

Hukukçu kılığındaki imamlar ve gazeteci kılığındaki leş kargaları “Silahlar Kürt'ün sigortasıdır!” diyen birine soru soramazlar... Hesap ya da soru sormayı bırakın, “o bir yiğittir” demediklerine şükredin... Ya sizler, sizler ne dersiniz bu işlere dostlar? Hesap soracak olanları tıstırırlarken hiç çıtınız çıkmadıydı... Silah sesleri ninni gibi gelmesin, uyanın artık!

***

Akşamları beşer kuruşluk zam yapıyorlar ya benzine ve biz hiç fark etmeden hala dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz ya... Sözde demokrasi havarisi ve sözde aksakal olmuş gazetecilerin de aynı buna benziyor soruları... Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra soruyorlar sorularını önce… Sonra da soruların yanıtlarını kendileri verip kendilerini inandırıyorlar. Kendi varlığı baştanbaşa “psikolojik harekât” olan şahıs (İ.Berkan), köşesine başlık atmış: “Hukuk devleti propaganda yapar mı?” Sizce yapar mı? Önce “hukuk” sonra “propaganda” daha sonra da “yapmak” kavramlarının yeni tanımlarının yapıldığını farz ettiğimizde, sizce yapar mı? Şu “yeni tanımlama” kavramını da bilimsel yönüyle bir sorgulasak mı?

***

Özel savcı, Emekli Orgeneral Hurşit Tolon'a “Doğu Perinçek size parti üyeliği teklif etti mi?” diye sordu. Özel savcıya hep birlikte bağırmamızdır:
“Ergenekon hâkim ve savcılarını uyarıyoruz. Haddinizi biliniz!”
“İşçi Partisi’nin faaliyetlerini denetlemek sizin yetkinizde değildir!”


***
Onların bütün üstünlüklerine rağmen KEMAL ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNENLER KAZANACAK, biz KAZANACAĞIZ!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI