YAŞAR KEMAL'E MEKTUP

“Şırnak'ta şehit düşen 'bordo bereli' Yüzbaşı Sinan Eroğlu, gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı. Cenaze törenine Şehit Yüzbaşı'nın doğum gününe gelemediği bir yaşındaki ikiz çocukları Kahraman ile Bade anneleriyle beraber geldi.”
05 Aralık 2007- İstanbul

İşte bu kadar ağabey… Belki Yüzbaşım ölmeden altı teröristi de öldürmüştü… Ne gam! O altı civanda onun gibi hatta ondan da önde civan değimliydi?
Yüzbaşı böyle şehit olmamalıydı. Böyle kalleş pusularda ölmemeliydi. Bu Yüzbaşı daha büyük savaşlar için yetiştirilmişti. Bu Yüzbaşı ve öncekilerin ölmeleri ders vermedi mi?
Daha ne kadar Yüzbaşı ölecek? Daha ne kadar civanlar devrilecek? Hem de beleşine… Beleşine ölmek ağabey beleşine…
Ne demek beleşine?
Memleket için değil, haybeye…

Kürtlere Kürt dedik.
Kürtlerin türkülerini, seslerini, çığlıklarını kattık çığlıklarımıza, türkülerimize…
Eee… Bitti mi?
Kimler ne istiyor anlamışsan lütfen bana da anlatır mısın?
Yaşar Kemal ustam, hiç olmaza sen bana anlat. Senin anlattıklarını hep ben çok iyi anlamışımdır. Ama haller nasıldır, hala anlamış değilim.
Diyarıbekir belediyesinin (isteniliyorsa Amed de diyebilirim) kestiği su faturalarının formatı Kürtçe olduğunda her şey düzelecekse, neden olmasın ki?
Bu gün derdimiz ne o ne bu. Derdimiz, birbirimizi boğazlamak değil mi?
Bu boğazlama bitse, ekonomi düze çıkmayacak mı, Akepe dibe vurmayacak mı ve Amerika çekip gitmeyecek mi?

Biz bunu halletmeden başkaları mı sanki halledecek? Sanki Diyarbakır’a yıllardır barış getirmek için mi Avrupalı siyasiler geliyor, gidiyorlar?
Onların barışına Kürtlerin siyasetçileri de inanmıyor ama seslerinin çıkması için ya sabır mı diliyorlar?
Kürt çocukları neden Türk askeri olan yaşıtlarına pusu kuruyor? Neden hala Apo’ya biat ediyor? Suç ve cezanın ne olduğunu, devlet erkinin ne olduğunu neden öğretemedik biz insanlarımıza?
İki aşiret reisini adam etti bu devlet de biri Bağdat’a vali, diğeri Kürtlere hami oldu. Diğer aşiret reisleri neden adam olamadı?

Adam “düz ovada siyaset” dedi kıyamet koptu.
Hem de kim dedi? En derin devletçi, en muhafazakâr liberal ve en polis, en Demirel yandaşı Mehmet Ağar!..
Tanırım, birlikte çalışmışlığım vardır. Doğrudur, düşüncelerinde dürüsttür ve memleket severdir.
Ama sollu sağlı herkes ayağa kalktı.
Birileri hele hele siyasetten geçinen, bürokratken öten ve NATO’dan dünyaya açılan birileri istemiyor. Türk ve Kürdün bu topraklarda birlikte olmasını istemiyorlar. Oysa unutuyorlar hep, onlar zaten yıllardır birlikteler.

Bak ağabey daha bu gün gene ajanslardaki haberi sana arz edeyim:
“DTP'nin MYK üyeleri ve İl başkanları ile gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç bildirgesinde, ‘Türkiye'nin temel sorununu görmezden gelmenin bir biçimi olarak ABD başta olmak üzere, AB ve devlet yetkilileri partimize ‘PKK'ya terörist de' dayatması içinde bir dönemi daha karanlığa boğma ve çözüm şansını kaybettirme çabası içindedirler.’ denildi.
Gözünü seveyim ağabey, sence silaha davranıp, dağa çıkanları destekleyen bir çözüm var mıdır? Öyle veya böyle devlete kafa tutanlara hangi devlet eyvallah diyecektir ki? Bunlar “Kafayı mı yedi?” yoksa niyetleri bu çözümsüzlükten kişisel çıkar mı elde etmek? Apo’nun “demokratik toplum projesi” dediği şey yıllardır kendisiyle barışık olmayan yaptıklarına ters düşen bir safsata değil midir?
Yanıtın nedir Ağabey?

Ama birilerinin gözü varsa Anadolu topraklarında, içimizden üreyen yönetim delilerinin de gözleri bağlanıyor ne yazık ki. Öcalan haininin ve ona biat edenlerin zaten gözleri bağlı. Onlar hala mafya vari davranışlarla özerkleşeceklerini sonra da devletleşeceklerini sanıyorlar. Peki, ya aklı başındakiler ne diyor sözde devlete ve sözde Irak hükümetine? Amerika’nın etkinliği ille de petrol havzaları değil de nedir? Büyük Ortadoğu Projesi, emperyalist bir proje değil midir?
Sen ne diyorsun bu işlere Yaşar ağabey? Çok merak ediyorum net düşüncelerini. Bu yağmur daha ne kadar ıslatacak bizi? İliklerimize kadar ıslandık. Yetmez mi? Neyin peşindeler? İsterlerse dağıtalım devleti gitsin… Başkaları teslim almış zaten gizliden ve de seçimle…
Ne de demokratik düzen ama değil mi? Kim kimi temsil ediyor, kim kimi teslim almış belli mi, yoksa belli değil mi?

Hani demiş ya terbiyesiz herifin teki: “Kürde fırsat verme Ya Rab, devre Sultan olmasın!” diye… Halt etmiş!
İstediği kadar dedem Kafkasya’nın dağlarından gelsin, ben Anadoluluyum Ağabey! Yetmez mi bu? Kim neyi ispatlasa ispatlasın, ben ve şimdi benimle birlikte bu topraklarda yaşayanlar Anadoluludur ve hepimizin ortak adı da ister istemez –ya da severek ve isteyerek- Türk’tür… Ne mutlu bana ki Türk’üm, çünkü Kürtlerle beraberim… Dilim benim bedenim gibidir. Elimi ayak ayağımı el yapamayacağım gibi dilimi de değiştiremem ki. Hangi anadan doğmuşsam ondan öğrenirim dilimi…

Birileri de 16 ncı Türk devleti batar 17 ncisi kurulur falan diyor ya bakma… Çocukluğumda gece köyde, mezarlık yolundan geçerken ben de türkü çağırıyordum… Gündüz ise –büyüdüğümde- mezarlığın önünden arabayla geçerken, ölülere – ve tarihe- saygı olduğunu öğrendiğimden, arabanın çalan radyosunu mezarlığı geçinceye kadar kısıyordum.

Askerliğin verdiği dürtü ile tekrar Anadolu’nun güneyinde ve Mezopotamya’nın kuzeyinde görevlendirilemeyeceğimi –yaşım altmış olmuş, hayret- bildiğim için, gittim AKUT’a gönüllü oldum ağabey…
Orada da genç arkadaşlarımla birlikte doğal afetlerde birilerini ve bir şeyleri kurtaracağımdan şimdiden mutluyum.

İşte Yaşar ağabey görüşmeyeli hallerim böyle…
Kim bilir Çukurova’da haller nasıldır, hiç meraklanıyor musun son günlerde?
Sen ne yapıyorsun, Çengelköy ya da Vaniköy’de?
O güzelim romanını bitirmeden ölme!

Mektubumu yanıtlarsan ve yanıtını yayarsan sevinirim ağabey.
Gönül şenliğin daim olsun.

06 Aralık 2007 ANKARA / Çankaya

Not:

"Kürtler!
Ayni kaderde birleştiğimizi unutmayın! Türklere değil Türkiye’ye, Padişahlığa -imparatorluğa- değil Cumhuriyet’e ihanet etmeyin! İhanet edenlere aldanmayın!"

"Türkler!
Ayni topraklarda ayni kaderi paylaştıklarınıza karşı ilgisiz kalmayın! Kürtlere karşı ilgisiz kalanların, onların “yoksul” ve “dilsiz” kalmalarının suçlusu siz değilsiniz! Suçluyu bulun! Oyuna gelmeyin!"

"Türkler ve Kürtler!
Oyuna gelmeyin! Yaşadığınız toprakların ürünlerini siz yiyin! Araya girip nasiplenmeye çalışanları tanıyın! Aldanmayın!"

"Sizler!
Türkler ve Kürtleri yönetmeye soyunanlar!
Aklınızı başınıza devşirin!
Padişah soyundan olmadığınız gibi, padişahın yönetim kadrosundan da değilsiniz. Yani ne Osmanlısınız, ne de Osmanlı toprak düzeninin beylerindensiniz! Ne şeyh -şıh- soyundan, ne de kapitülasyon dönemi bankerlerindensiniz!
Cumhuriyet için ant içerek göreve başladınız. O halde ya Cumhuriyeti koruyun, ya da demagoglar safında eyyamcılıkla durumu idare ettiğinizi vicdanınızla baş başa kalıp hesaplaşarak demagogluğu seçtiğinizi kabul edin!"
Cumhur UTKU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI