Mustafa Kemal Atatürk gibi olmak


Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’a gelip İtilaf donanmasını Sarayburnu önlerinde gördüğü ve “Geldikleri gibi giderler!” dediği gün 13 Kasım 1918’di. Artık komutan değildi. 22 Kasım’da Padişah tarafından davet edildi. Kendisini yakından takip eden Sultan Vahdeddin, Mustafa Kemal’e bir çılgınlık yapmaması ve vatansever hareketlere girişme olasılığı bulunan komutan ve subayları yatıştırması için ricalarda bulundu.

İngilizler, Sarı Paşa’yı Osmanlı Komutanlarının arasında en tehlikelilerden biri olarak görüyorlardı. Tehlikenin farkında olduğunu fark ettikleri Mustafa Kemal’i İstanbul’dan ve padişahın yanından uzaklaştırmak için 6ncı Ordu’ya tayin ettirmeye çalıştılar. Mustafa Kemal Paşa bu tayini istemeyince yaversiz ve arabasız bırakıldı, ödeneği kesildi. Silah arkadaşlarıyla, vatansever gazetecilerle ve güven duyduğu dostlarıyla görüşüyor, bu arada birçok casus ve kışkırtıcı da kendisinle görüşmeye can atıyordu. Harbiye Nazırı Şakir Paşa kendisine işgal ordusu subaylarının hazırlattığı bir dosya vermiş, Samsun ve çevresindeki asayişsizliği önlemek gerektiğini bildirmişti. Görevi hemen kabul etti. Sadrazam imzalı 30 Nisan 1919 tarihli 9ncu Ordu Kıta’ları Müfettişliği’ne tayin emri ertesi gün kendisine resmen bildirildi. İstediği fırsatı yakalamıştı. Sonradan o günü anlatırken “Talih bana öyle uygun koşullar hazırlamıştı ki, Harbiye Nezareti binasından çıkarken heyecandan dudaklarımı ısırıyordum. Kafesi açılmış, önünde geniş bir evren olan ve kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim.” diyecekti…

16 Mayıs 1919, Yunan Ordusunun İzmir’e çıkartıldığı günün akşamı veda etmek için Babıâli’ye gitti. O akşam Bandırma isimli vapurla hareket edecekti. İşgal haberini orada duydu. Nazırların hepsi bir aradaydı. Onlara bu gelişmeler karşısında ne yapacaklarını sorduğunda ancak birinden “Protesto edeceğiz!” yanıtını aldı. Bu kişilerin tamamının devleti değil kişisel endişelerini önde tuttuklarını biliyordu. Padişahın huzuruna çıkarken işgale karşı gözü pek bir yönetimin gerektiğini, nazırların tamamının eyyamcı olduklarını aklından geçirdi. Padişah Vahdeddin’i yakından tanıdığı için savaşın kaybedildiğine ve düşmana karşı koyacak kuvvet kalmadığına göre karşı gelmenin anlamsız olacağı ve düşmanın isteklerine boyun eğmekten başka çare olmadığına dair telkinlerde bulunacağını önceden kestirmişti.

On yedi kişi, sabaha karşı İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e çıktılar. Bandırma isimli vapurun kaptanı İsmail Hakkı Bey Karadeniz’in sularını tanımayan yaşlı bir denizciydi. Geminin pusulası bozuktu. Fazla açılmadan, dalgalarla boğuşarak ve kıyıları takip ederek dört gün sonra, 19 Mayıs 1919 günü sabahı Samsun limanına ulaştılar. Öte yandan bu dört günde İzmir’in işgali iyice duyulmuş ve Osmanlı’nın bütün vatanseverleri çılgına dönmüştü…

19 Mayıs 1919’da kuruluş ve kurtuluş için bir fırsat yakalayan Mustafa Kemal Atatürk, 89 yıl sonra da Cumhuriyetçi, milliyetçi, laik, devletçi, halkçı ve devrimci vatanseverler için yeniden bir fırsattır. Bu gün devlet adamı, asker, bürokrat ve kamu görevlisi olan herkesin Mustafa Kemal Paşa gibi davranmak ve hareket etmek zorunluluğu vardır. Mustafa Kemal Atatürk gibi olmak demek, akıl, cesaret, yurtseverlik ve ileri gitmek demektir. Mustafa Kemal Atatürk gibi düşünmek kolay ama onun gibi olmak zordur. Onun gibi olmak için ona övgüler düzmek yerine onun göze aldıklarını göze almak ve onun ilkelerine ve kazandırdıklarına karşı olanları affetmemek gerekmektedir.

O, bugün de anamalcı küresel düzenin zulmü altındaki ülkeler halklarının gözünde önderlik örneği olmaya devam etmektedir. Eşi, benzeri olmayışının nedeni de budur. Mustafa Kemal Atatürk’ün farkında olmak, yurtsever olmaktır. Teoride değil pratikte onun gibi olmak ise her yurtseverin görevidir.
Nöbette olmak yetmez!

Cumhur UTKU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI