MİTİNG

Miting dediğimiz olay insanların sokaklara güruh halinde dökülüp bağırıp çağırması mıdır? 14 Mayıs 1919 gecesi İzmirlilerin maşatlıkta toplanmaları ve ertesi günkü işgali telin etmeleri vatansever kişilerin örgütlü korumalığında olmamış mıdır? Türk Ocağının İzmir Şubesi örgütlememiş midir o mitingi? İşgal mukadderdir, Vali ve Kolordu Komutanı teslim bayraklarını açmışlardır ama başkaldırmak da mukadderdir. O gün başlatılan başkaldırıda mitingi düzenleyenler (öğretmenler, gazeteciler, subaylar ve esnaf) bakın her yöne çektikleri telgrafta ne demişler:
“İzmir ve Aydın Vilayetlerinde yaşayan nüfusun büyük çoğunluğu Türk’tür ve Wilson Prensiplerinin 12nci maddesine göre bu vilayetlerde başka bir milletin yönetimi kabul edilemez. Bildirgenin altında isim ve imzası bulunan kişi, kurum ve kuruluşlar, milletler Cemiyeti’ni oluşturan devletlerden adalet bekliyor ve bu vilayetlerdeki Türk egemenliğinin kaldırılmayacağına inandıklarını belirtmektedirler. Bu vilayetlerdeki bütün Türkler, insanca ve uygar örgütlenmeler içinde olmaya ve memleketlerinde yabancı hiçbir egemenliği kabul etmemeye karar vermişlerdir."
Bir toplantı, bir miting halkın kendi kendine yaptığı bir kuru gürültü değil, örgütlü halk hareketiymiş. Ayrıca da her toplantı sonunda bir bildirge yazılır, birlikte okunur ve ilgili yerlere gönderilirmiş. (Bu konu geçmiş mitinglerde bizlerin eksiğiydi, yapılmalıydı.) Eğer Türk Ocakları teşkilatı olmasaydı ne o maşatlık mitingi, ne o bildirge ve belki de ne o Kuvayı Milliye direnişleri olabilirdi...
Kurumsal olarak mitinge katılmama sebebini sormak değil sormamak bizlere yakışmaz.
ÇYDD'nin kurumsal olarak Ankara'daki geçen mitinge katılmama nedenini bilmeyen yoktur. Ama ADD'nin onlar gibi bir mazereti mi var? ADD tam bağımsız bir örgüt değil midir?
Bu memleketin aydınları yıkıcı değil yapıcı düşüne düşüne, sözüm ona çağdaş ve demokrat ola ola bu günlere getirdiler işi. Hep üzüldük, hep körler sağırlar birbirimizi ağırladık.
Örgütlü olamadık, örgütlü olmanın ayıp ve tehlikeli olduğu 12 Eylül silindirleri geçti üzerimizden... Bekledik durduk ne zaman düzelecek bu düzen diye.
Düzenler değişti ama daha hızlı düzmeye devam ettiler.
Aklı başında bir arkadaşımız da örgüt mensubu olmadığını iftiharla söyleyerek örgütlülere de politbüro üyesi deyiveriyor. İstifa etmeli demeniz ayıptırı da ekliyor. Onların bir bildikleri vardır elbette, size ne? Diyor.
Doğru, bize ne!
Biz alalım bayraklarımızı elimize, takalım kâğıt şapkalarımızı, İzmir’in meltemine doğru bir şiir patlatıverelim hep birlikte, bayram yerine getirdiğimiz torunlarımız da anlasınlar bizim ne kadar yurtsever olduğumuzu... Ben bundan böyle aydınlara biraz kuşkuyla bakacağım galiba.. Aydınlar aydınlatmak için yola çıkanlardır ama yola devam etmek için örgüt gerekir.
Her yalnız entelektüel aydınlatmacı olamaz. Yalnız başına aydın olunmaz!
Öyle aydınlardan medyamızda çok var.
Kimseyi kırmak değil maksadım. Ama birlikte olmaktan öte, birlikte düşünmek istiyorum.
Bunun için de her birimizin bir siyasi parti ya da siyaset üreten bir derneğe üye olmanızı diliyorum. Mitingler bu örgütlerin önderliğinde hakkını vererek yapılmıştır, bundan sonra da böyle yapılmalıdır.
Tüm ADD Örgütleri İzmir Mitingine Pankartlarıyla katılmalıdır. Onların görevi budur.
"Vazifeyi ihmale sürükleyen merhamet, memlekete hıyanettir!"
Örgütsüzlere ve korkaklara bu Akepe iktidarının daha beteri müstehaktır.
"Teşkilatlanma olmadan içtimai hayat tekâmül edemez!"
Bütün bunları günümüz Türkçesine yeniden çevirmeye gerek var mıdır?
(62 yaşında bir ADD'li Kemalist)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI