KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKMAK

Bürokrasinin suratındaki nemrutluk bize Osmanlı’dan kalmadır. Çetin Altan ne der bilmem ama (kabuk devlet, güler yüzlü hizmet, köylerde tenis oynamak falan der ya.) devlet memurları öteden beri emrine girdikleri devlet adamlarından bir adım önde olmuşlardır ciddiyette. Ciddiyet dediğim ise somurtkanlık olmadığı gibi ben bilirim, bensiz olmaz, ben devletin sahibiyim demek de değildir.

Konunun çözümlemesini daha önce yapmış ve yapacak olanlara bırakıp, diyeceğimi bir an önce diyeyim:

Devlet adamı görevi esnasında demokrat olmak zorundadır, devlet memuru ise demokrat olmamalıdır. Memur devletin emrinde diğeri ise devletin yönetimindedir. Devletin sahibi ise devletin kurulduğu topraklarlar üzerinde yaşamını sürdüren halktır. Dünyanın her yerinde ve her çeşit rejimde memurun görev yaparken göstereceği az biraz hoşgörü bile görevi savsaklar. Bazı durumlarda bu hoşgörü, farkında olmadan vatana ihanete kadar gidebilir.

Son günlerde bir-iki emekli askerin ve eski bürokratın söyledikleri, yazdıkları insanların kafasının karışmasına ve birtakım basın yayın şirketlerinin kasasının da dolmasına neden oluyor. Jandarma Gn. K.lığında görev yapmış bir emekli albayın hezeyanlarına ‘Gördün mü, bak?’ deniliyor. Özel Harp dairesinde görev yapmış ve orgeneral rütbesine kadar yükselmiş bir emekli generalin Amerikan talimnamelerinden aklında kalanları, yaptım diyerek böbürlenmesi zaten deformasyona uğramış Türk Ordusunun geçmişini zedeleyebiliyor. Yıllar önce devletin istihbarat kurumunda yöneticilik yapmış bir sorumlunun da sık sık siyasal ve sosyal olayları sözüm ona analiz etmeye kalkışması genç insanların aklını çeliyor.

Bu tür davranışlar gösteren bu kişilerin çalışma ve sınıf arkadaşlarınca nasıl değerlendirildiği yabana atılmamalıdır. Psikolojik bozukluğun yanında doyumsuzluk, kompleksli kişilik ve kullanılıp köşeye atılmışlık duyguları etken rol almaktadır.

J.Gn.K.lığında, Özel Harp Dairesinde ve Milli İstihbarat teşkilatında görev yapmış nice saygın memurlar, bürokratlar, askerler vardır ki onlar gerçekten onurluca köşelerine çekilmişlerdir. Onların büyük çoğunluğu medyatik hayatı sevmezler.

Kurtlar Vadisi isimli dizi Ergenekon adı verilen davaların soruşturma ve tutuklamaları başlamadan aylar önce insanların zihinlerini bütün bu yalanlara inanmalarına hazırlamıştı. Her söyleyeni gerçek zannetmek ve söyleyenlerin meslekî geçmişlerini ve şimdiki ruh hallerini iyi değerlendirmek gerekmektedir. Kendi ayağına kurşun sıkanların akıllarından zorları olduğu ve yaptıkları o görevlere lâik olmadıkları anlaşılmaktadır.

Cumhur UTKU, 24 Eylül 2010

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI