SİLİVRİ'YE SON MEKTUP
Ha korumalı lojmandasınız ha esir kampında... Aynı şey değil mi Komutanım? Her ikisinde de erler nöbet tutuyor kapınızda... Hayatın sırları, orada seyrettiğiniz deniz ufkuyla burada seyrettiğiniz duvar arasındaki ayrıntıda!
Sizin tutuklanma haberinizle bir yandan büyük üzüntülere kapılırken, diğer yandan umutlarım çoğaldı, gözümün önü açıldı sanki. Hızla ve hiç inmeden yükselen bir hayat serüveninden sonra ve ölmeden önce, hayat muhasebesi yapmak için biraz yalnız kalmak gerekmez mi? Biz ona bir zamanlar -Amerikalılardan öğrendiğimiz adıyla- faaliyet sonu incelemesi (FSİ) diyorduk. İşte ondan yapmak…
Sarı öküzü verdim mi, vermedim mi? Plağın tersini döndürdüm mü, döndürmedim mi? Başkalarının omuzlarına bastım mı, basmadım mı? Vazifeyi ihmal ettim mi, etmedim mi? Mandacı oldum mu, olmadım mı? Muhasebelerin ve geri incelemelerinin yapılma yeridir zindanlar. Orası yıllardır bu tür muhasebe yapanlarla dolu! Başkalarına kitap yazdırmıştınız memleketin meseleleriyle ilgili, kendi zindanınızda siz kitap yazarsınız artık komutanım. Birbirinizi göreceğinizi tahmin edemem ama arkadaşlarımızın yarıdan fazlası o zindanlarda hasta oldular. Bir kısmı bedenen ya da ruhen çok kötü vaziyetteler... Onlar içeri alındıklarında onların tam arkasında olamadığınızdan dolayı onların yanında olmak için siz de şimdi içerdesiniz. Sağlığınıza dikkat edin komutanım. Periyodik günlük sporu, hareket etmeyi ihmal etmeyin. Gıdanıza dikkat edin. Aklınıza da mukayyet olun…
Korumalı lojmanları bırakmadığınız, size tahsis edilen şoförleri ve arabaları hak bellediğiniz ve halkın içinden gelip halkın içine dönemediğiniz için Fenerbahçe lojmanlarından Silivri esir kampına gittiniz Sayın komutanım. Bizler astlarımızın tamamına -namussuzlar hariç- sahip çıkılması şiarıyla vazife yapmıştık. İlker Başbuğ emekli olmadan önce bu konudaki vazifesini eksik bırakmıştı. Zindana çekilenler emeklisiyle muvazzafıyla benim maiyetimdir diyemediydi ki...
Türk Ordusunun askerlerini terör örgütü üyesi yapanlar vicdansız ve Allahsızdır. Genelkurmay Başkanlığı yapan bir asker de terör örgütü üyesi olmaktan zindandadır. Artık bu günden sonra bütün askerler terör örgütü üyesidir.
Sizinle ilgisi olmayan bir yanlışı fırsat bilip kara çalmak, bu şerefsizlerin tarih boyu yaptığı işlerdendir. Millet bu alçakları tanımaktadır. Cumhuriyete, laikliğe, devlete, millete, halka ve devrime kast edilmektedir. Açıkça Türk Devrimine meydan okunmakta ve suç işlenmektedir.
Bu suçu görüp sessiz kalmak suça iştirak etmek değil midir? Bu suça dur demek insani, hukuki ve milli bir sorumluluk değil midir? “Komutanım” diyerek hitap ettiğimiz bir emekli Genelkurmay Başkanının özellikle görevlendirilmiş savcının karşısında hazır ola geçirilişi, kafası eğilerek arabaya bindirilişi ve zindana gönderilişi hepimizi ayni çetenin üyesi yapmaz mı? Bu durumda biz emekli askerler olarak hepimiz suçluyuz!
Bizi de suça bulaştırdınız komutanım.
Faaliyet Sonu İncelemesi yapmak için, Durum Muhakemeleri için illa karargâh subayı olmak gerekmez. İlla muvazzaf olmak da gerekmez...
Bizler hala nerde ve hangi zamanlarda olursak olalım, nöbetlerdeyiz Komutanım!
Üç-beş, beş-yedi, yedi-dokuz fark etmez…
Evimizin bir odasında, kendi balkonumuzda ve daktilomuzun başında muhasebe yapmaya devam ediyoruz.
Saygıyla arz ederim Komutanım!
Cumhur UTKU, 06 Ocak 2012
Yorumlar
Yorum Gönder