DÖKÜLENLER

“Gri yoktu ki... / Hep siyah ve beyazdık! / Bütün renkler beynimizde... / Kazıdığında altından gerçek çıkan boyaya battık. / Ne oldu bize, / Ne yaptık kendimize?”
( Eskileri andığımda dökülenler 12 Ocak 2013 )

Ey Cumhurbaşkanı, Ey Başbakan ve Ey Genelkurmay Başkanı,
Yeni bir çalışmaya (süreç diyorlar) girdiniz. Sonuç alacak karara varabilmek, iyi durum muhakemesi gerektirir. Durum muhakemesi sonunda "Düşman imkân ve kabiliyetleri" ve "Kendi hareket tarzlarımızın mukayesesi" maddeleri çok önemlidir. Unutmayın, asıl karara götüren analiz buradadır. Siz gene devleti sözde sivil tutun ama asker gibi düşünmeye de devam edin. Savaşta olduğunuzu sakın unutmayın!

Arkasında ve önünde ne kadar ölü olduğunu bilemeyen örgüt militanları ellerindeki silahı bırakmazlar! Silahını kendiliğinden bırakmayanlar zaten ölüdürler. Onlara silah bıraktırmak için kamuoyu oluşturmak nafiledir... Bir umut şuradadır; gizli olan silahlı örgüt şimdi açık ve aleni. İnanmazsanız gidin o Paris’teki örgüt merkezinin kapısında asılı kameranın kayıtlarını inceleyin. Elinde silah olana o silah konuşarak değil zor kullanarak bıraktırılır. Eline silah alana onursal hastalıklar bulaşır çünkü… Yıllardır bağırdık; bu bir halkın ayaklanması değil, bir milletin bölünmesi için asıl düşmanın yarattığı özel bir savaştır diye… İçinde gerilla, gerillaya karşı koyma, propaganda, propagandaya karşı koyma ve bil umum kalleşlikleri içeren bir savaştır. Asimetrik savaş dedi de emekli olduğunda içeri attıydılar ya ve hala içerde ya Türk Ordusu’nun o zamanki komutanı… Unuttunuz mu? İşte Apo’ya teslim oldunuz. Ama PKK içinde bazıları hala Apo’ya direniyor. Direnecekler, normal... Paris’teki üç ölü bunun nedenidir. Sözleşme Oslo’da olursa hesaplaşma da Paris’te olur. Bu da normal değil midir? Çünkü bu pis savaşın asıl tarafları Güneydoğu dağlarında, kasabalarında, Kandil’de ve hatta İmralı’da değil; Bürüksel sokaklarındadır.

Meclisteki bir kadın terörist Paris'e taziyeye giderken yumurtlamış: "Pikeke öyle bir cinayet işleyecek örgüt değil!" Peki, kim işlemiş bu cinayeti? Derin devlet! Keşke işleseydi...
Devlet mi bıraktınız da derinine söz söylüyorsunuz!

Ölmeden önce yüz yüze hesaplaşamadığımızdan ve şimdi de yüzüne karşı konuşamayacağımızdan ölenlerin arkasından konuşmak farzdır. Paris’te öldürülen üç kadının da, İstanbul’da aniden ve kendiliğinden ölen gazetecinin de kim oldukları, ne yaptıkları ve kimin için neler yapmak istedikleri ile ilgili uzun uzun konuşulmalıdır. Şarttır! Çünkü ölmeden önce hep onlar konuşmuşlar biz dinlemiştik.

“Sevgili Karen, Evimde yüksek düzeyde ya da en üst düzeyde gazetecilerle özel toplantıyı yeniden öneriyorum. Ne dersin?” M. Ali Birand’ın Karen Fogg'a 08.01.2002 tarihli e-postası)

Sakine, Fidan ve öteki... Cesetlerinizle Diyarbakır’da federasyon bayrağını resmen göndere diktiniz. Şu hududu bir belirleseydiniz de kafamız rahat ölseydik biz de... Şimdi gene kavga başlayacak, Sinop'tan Silifke'ye mi yoksa İmralı'dan Silivri'ye mi çizelim diye... Boşuna öldünüz, dağda ölenler gibi. Barış değil gene kavga, gene savaş bıraktınız.

Ne barışı Kürtler, ne barışı? PKK'da en az üç tane harf var biri biterse biri başlar!
Devlet biter, vatan bölünür ve millet parçalanırsa bile barış değil hep savaş görünür...
Bu halka Kürdistanı hayal ettirip devleti düşman ettiren, mevcut ABD ve AB destekli Barzanistan yönetimini örnek gösteren, elleri kanlı, boyunları beyaz atkılı Ankara'daki feodal adamlar ve kadınlardır!

Şehit aileleri ayağa kalktı...
Şehidi olmayan aileler ne zaman ayağa kalkacaklar? İlk şehidi verdiğimizde (bırakın hep siyasileri suçlamayı) bizler nerelerdeydik? Artık şehit vermeyelim diye müzakereye oturuyorlarmış sözde. Adama sorarlar, neden 11 yılı heba ettiniz peki? “Şartların olgunlaşmasını” mı beklediniz?
Tek bir anne “Benim oğlumun suçu neydi?” diye sorduğunda ne diyeceksiniz? Örnek çoktur, bir toprak parçası şehitler vererek vatan olur. Güneydoğu Anadolu ilk şehidin verildiği 1984 yılından beri vatan olmaya başlamıştır.

Ne yapmalı?
1. Olanları unutmamalı, duygulardan uzak, akıllı, kararlı davranılmalıdır. (Milli Eğitim)
2. Devlet güven vermelidir! (Milli Savunma)
3. Vatandaşlar yaşadıkları coğrafyadaki bütün canlıları sevmelidir. (Milli Kültür)
4. Yüz yıllık “Özgürlük, Adalet, Eşitlik ve Kardeşlik” kavramlarını yaşama geçirmek için çalışılmalıdır. (Adalet)
5. Irak + İran + Suriye + Türkiye ittifakı, PKK'ya silah bıraktırır. PKK ve Barzani, dört ülkenin birliğine karşı silahlı eyleme devam etmenin anlamsız olduğunu anlayınca silah bırakır. (Dış Politika)

Var mı itirazı olan?
“Milli” sözcüğünü kaldırmak, hatta Türkçeleştirmek isteyen beynelmilellere benim itirazım olur.
Kimindir bilemem, aklıma geldi:
“Eğer düşmanı göremiyorsan, o seni hâlâ görüyordur.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI