SESSİZ KALMAK, BEZGİNLİK DEĞİL KORKMAKTIR!
Ergenekon kavramına ve adına tahammülü
olmayanlar siyasi ve adi davaları birleştirip karman çorman bir hukuk yaratmaya
çalışıyorlar. Komik olduk bütün dünyaya… Galatasaray'ın İspanya'da yenilmesine
benzemiyor bu.
Türk Ordusu'nun ve Atatürk'ün adına dahi
tahammülü olmayanlar, korkularından davalarını dağ başlarında görmeye
çalışıyorlar. Gizli tanıklarla görülmemiş entrikalar çeviriyorlar. Davalara yayın yasağı koyuyorlar.
Silivri
zindanının önüne neden geldiniz, gelmeyin diyerek binlerce engel malzemesini
savaş varmışçasına tarlalara, yollara diziyorlar...
Sonra
da bağırdığımızda, isyan ettiğimizde ifadelerimizi alarak tehdit ediyorlar...
Ergenekon ve Balyoz davalarını toplumsal kaygılarla
açtık diyenler neden bu davaları televizyonlarda yayınlamaya izin vermezler?
Neden
Sincan'da 80 yaşındaki silah arkadaşını ziyaret etmek isteyen 82 yaşındaki bir
emekli askeri soyup soğana çevirip sonra görüştürürler? Bunların hesabı
sorulmadan ölmek var mı?
***
Halk Oylamaları öncesi ve sonrası hükumetler
mevcut duruma hakim olduklarından oylamaların sonucu yalandır. Örnek gene çok yakınımızda… Üç
yıl önceyi unuttuk!
12 Eylül 1980 uygulamalarını mahkûm etmek
isteğiyle yapılan 12 Eylül 2010 günkü halk oylaması, darbeciliği ve
diktatörlüğü mahkûm etmek yerine sinsice, onu daha gür ve gitmeyecek bir
şekilde canlandırmıştır.
Günümüz koşullarında hiç bir halk oylaması
demokrasi getirmez. Önce siyasal partiler ve seçim yasaları demokrat olmalıdır.
Bunu yapacak olanlar bu koşullarda ne yazık ki gene mevcut siyasi ve ticari
egemenlerdir. Türkiye'de
demokrasinin oluşmasına daha çok yıllar vardır.
***
Türk Milleti, yeni Cumhuriyet devleti ve akıl almaz zenginlikleri barındıran ülkesiyle daha çok genç bir millettir. Hem nüfusumuz hem de oluşumumuz gençtir. Devlet daha şıvgınlıktan fidanlığa geçmektedir. Çınar olma yolundayız! Atatürk Devrimi devam etmektedir...
Milletimizin başından geçenler sanki bir genç
insanın başından geçenlere benzemektedir. Yanarak öğrenmekteyiz her şeyi...
Başımıza gelenler normaldir. Moralsizliğe yer
yoktur. Gelişme çağı ve geçiş dönemindeyiz... Çok geniş ve homojen bir kültüre
sahibiz. Ahlaklı milletlerdeniz yani.
Bize
katılanlar hemen bizden olmuşlardır. Hudutlarımız dışından yakın dönemde vatan
bilip topraklarımızı paylaşmaya gelen yüzlerce aile bunun çok iyi kanıtıdır.
Orta yaşlılık ve olgunluk dönemine doğru yol
almaktayız. Binlerce yıl birlikte akacağız.
Bu toprağın meyvelerini birlikte ve eşit yemek
hakkımızdır!
Altı, üstü,denizi, göğü zenginliklerle dolu. İnsanoğluna vatan olur. Bu ekmek, bin yıl daha Vatanseverlere azık olur!
***
Günümüzde gazetecilik, önemsiz konuları önemli kılma, önemli konuları ise önemsizleştirme sanatıdır.
Günümüzdeki devlet adamlığı, rasyonelliği
geçici sayıp radikal çözümlerin ayrıntılarında boğulmamak sanatıdır.
Siyaset adamlığı ise gene günümüzde her an
eyyamcılığa baş vuran halk dalkavukluğu yapma sanatıdır.
Bütün bu sanatlar doğası gereği kendileri içindir,
toplum için değil...
***
Son aylarda milletle dalga geçmenin envayı çeşidi deneniyor... Ve bunu hep Tayyip başlatıyor!
Moral değerlerin sıfıra indirilmesi ve güven duygusunun kaybedilmesi sonucunda
bıkmış, bezmiş ve her şeyden lanet etmiş bir toplum yaratılıyor...
Hazırlıklar, hep çakallara yem olacak zamanlara
ve belki de yakındaki halk oylamalarına...
Kendi adıma, taa Antalya'dan gece yarısı yola
çıkıp 8 Nisan 2013 sabahı Silivri'nin gündoğdu tarlalarında Tanrılara kafa
tutmayan namerttir! Namerttir, Tayyip
düzenine boyun eğen!
Namerttir, akil akil bakakalan! Kendi torunlarına bu memleketi bok içinde bırakıp
dünya değiştiren namerttir!
Barış'a Notumdur:
Yiğit Yüzbaşım!
Boşuna şehit olur mu hiç insanoğlu vatan
toprağında? Memleket hala bildiğin gibi ve
hala insanlık kimin umurunda..
Düze çıktığımızı sana duyurmak için binlerce
silah arkadaşların var daha. Onların ve
bizim hakkımızda kötü düşünme. Sakın ha! Göreceksin Barış, biz kazanacağız!
Gözlerinden öperim.
Ömrünün sonbaharında omzunda kokartlı yıldız taşıyan harbiyelileri (!) Barış ve kendi adıma protesto ediyorum.
YanıtlaSil