SARAYLI SULTAN

Önce seni destekleyen ticaret ehlini ve tarikat şeyhlerini yanına alarak iktidara geldin. Sonra bölücü terör örgütü başıyla görüşmeler ve ona yakınlık duyanlarla pazarlıklar yapıp iktidarını sürdürme yoluna gittin.
O kadar çalma, çırpma, yakma, yıkmanın ardından bunlar paralel dedin, diğerlerine de bunlar bizi kandırdı dedin.
Oysa kanmak, kandırmak senin fıtratında vardı. Kimilerine altın, kimilerine makarna, kimilerin çocuklarına oyuncaklar, çikolatalar dağıttın. Sadaka vermek kandırmanın daniskası değil miydi?
Şimdilerde muhtarları, kaymakamları toplayıp onları casuslukla görevlendiriyorsun. Devlet görevlilerine, paralel dediğin ama üç yıl önce birlikte kumpaslar kurduğun, Fethullahçıları gammazlama direktifi veriyorsun. Üstelik onlara en sadık teferruatından birini örnek gösteriyorsun.. 
Sen yok musun sen? Gündemi kendin belirler, hükumeti bir yana bırakıp devleti kendin yönetir, başkanlık sistemi memlekete en uygun sistemdir derken başkanlığı fiilen uygulamaya çalışırsın. Ben sana nasıl güven duyayım ki?
Sen vicdani sınırları ve yasal sorumlulukları çoktan aşmış birisi olarak başımıza kurtarıcı kesilmeye de hazırlanıyorsun. Biz eşeğini kaybedip sonra bulunca sevinen hocaya döneceğiz, he mi?

Bu memleketin onulmaz yaralar almasına ve geleceğimizi kendi başına kurmaya çalışmana rağmen devlete saygı adına, hala sana “Sayın” diyebilen teferruatı ne yapayım ki?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI