İDLİB'TE ÖLÜM...


"Esad İdlib'de kendi ülkesini savunuyor diyenler bu milletin evladı olamaz" diyen birisi sizin Cumhurbaşkanınız olabilir mi?
***
Devlet adamlığının, politikanın, savaşın ve barışın ne olduğunu bilmeyen, hırs ve kaprislerinin esiri olmuş kişilerce yönetilen bir Türkiye...
Komutanlığın, liderliğin, subaylığın ne demek olduğunu bilmeyen, Harbiye ruhundan uzaklaşmış kişilerin yönetimindeki bir Türk Ordusu...
Ağlıyorum bu gece yarısı...

***

Bir delikanlı gazete muhabiri var mı şu soruyu sorabilecek: "Sayın Reisimiz, Suriye’de milletimizi rezil ettiniz. Bugün de yüzün üzerinde şehit haberini dış haber kaynaklarından öğrendi milletimiz. Toparlanıp gitmeyi düşünüyor musunuz?"

***

İnterneti kapat, yavaşlat ne yaparsan yap, önünde sonunda gerçekler bütünüyle çıkacaktır ortaya. Yanlışlarını, yalanlarını ömrü boyunca saklayabilen bir kabadayı olmamıştır Türk siyasal hayatında. Maksadın milletin moralini bozmamaksa, yapacağın yegâne şey, haberlere sansür uygulamak yerine derhal ortalıktan çekilmektir Bay Reis...
***
15 Temmuz’da akan kandan sen sorumlusun Hulisi demiştim. Beni mahkemeye verdiydi, beraat ettim. Şimdi gene diyorum: Suriye'de sivil, asker ölenlerden sen sorumlusun Hulisi! Çünkü sen hiçbir generale yakışmayacak şekilde, tek adama itaat değil biat ettin, ediyorsun. Önce sana yazıklar olsun, sonra da sırıtmaktan başka bir işe yaramayan Yaşar Güler'e...
***
Zeytinburnu’nda topladığın göçmenleri dört otobüse doldurup, Avrupa’yı tehdit mi ettiğini sanıyorsun Bay Reis? Bunu bizim kültürdeki insanlar yutmadığına göre, Avrupalılar mı yutacak? Yoksa sen sırf bize mi oynuyorsun? Hep oynadın be Reis...

***

Ben bu vebali taşıyamam diyerek istifa edecek bir general zor bulursunuz ey Millet! Eğer vatanın şerefi, haysiyeti ve yüksek çıkarları için savaşıyorsanız eyvallah... Ama vaziyet hiç de öyle değil be Albayım...

***

Rusya yarım yüzyıldır Suriye’de... Amerika’nın gözü NATO'yu da kullanarak Ortadoğu’da. NATO bir savunma paktıdır üyelerine bir saldırı olmadan müdahil olamaz. AB'nin tek umurunda olan şey, göçmen istilasının durdurabilmekte. Günümüz Türkiye’sinde yönetimde söz sahibi olan egemenler, hangi iç ve dış belâlarımızı çözebilecek yetiye sahip oldular ki?
Suriye’de tarafımızdan yapılacak hiçbir hamle artık şah- matı engelleyemez. Erdoğan'ı bu millet getirdi, getiren götürmez/götüremez. Ama başkaları götürdüğünde millet sesini de çıkmayacaktır. Kaç askerimiz öldü, kim nasıl ve hangi birliğimizi vurdu? Henüz net bir açıklama yok. Açıklasalar bile gel de inan! 18 saattir sosyal medya ulaşımını engelledi, kimse o egemenlerin Gobels'i... Gri propagandayı en iyi onlar bildikleri için gerçek haberlerin bilinmesinden korkarlar...

***

Dünyayı sis basmış, çamur içinde bir coğrafyanın sabahına yakın bir saatti. Meriç nehri kıyısında Afganlı bir genç babanın sesine doğru gitmiştik. Umutlarıyla birlikte Meriç'in çamurlu sularından çıkardığı iki yavrusu ve onlara sarılmış karısının cesetleri başında hıçkırıklara boğulmuştu... Yıl 1990'dı ve oranın Komutanıydım.
Kimseyi suçlayamamıştım. O zamanlar mülteci tacirlerinin yaptıklarını şimdi devlet yapıyordu. Demin televizyonda gördüm. Sesini çıkartmadan doğudan aldıklarını batı sınırında atıyor Meriç'in öbür yakasına, ne halt ederseniz edin diyordu... Suçluyorum!

***

Nasıl hala utanmadan çıkarlar ekranlara bilemiyorum? Bir sürü bilge(!) televizyonlarda ahkam kesecek. (Başladılar bile...) Emekli asker de olsalar, hiçbiri mevcut arazide ve harekâtı yürüten karargâhta olmadıklarından tahminlerini söyleyecekler ve bizim zamanımızı yiyecekler. Oysa haritanın başına Bay Hususi geçse, (Genkur.Bşk.ve KKK’den komutayı almış bir sivil vatandaş olarak) bize canlı yayında gizlilik derecesi hizmete özel bile olmayan şu konuları anlatsa:
Ölen onca askerimiz hangi gözlem noktasındaydı?
Değilse o vurulan Tabur tam neredeydi ve neden oradaydı?
Son 24 saat içinde (hangi düşmana ve nerede, nasıl -misliyle- zayiat verdirdiğimizi lütfen söylemeden) bizim verdiğimiz zayiatın ayrıntıları nelerdir?

***


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

TÜRK ORDUSU İÇİN ÇALIŞTAY

KIRK DÖRT YIL SONRA 12 EYLÜL DEĞERLENDİRMESİ