Memleket, aynı memleket...
"Her insanın düşündüğünü söylemeye, her dinleyenin de ona karşı çıkmaya hakkı vardır."
Samuel Johnson
Ezanın Türkçe ve çıplak sesle okunmasının İslam'a, Müslüman
olanlara, olmayanlara yararı mı zararı mı vardır?
Örneğin küçük bir kentte, onlarca cami boş durur, buralarda
görevli onlarca kör imam vergilerimizle maaşlar alırken, kentin orta yerine
sanat eseri olsun diye cami yapmaya kalkmanın asıl nedeni, İslam'a hizmet
midir? İslam’a hizmet olup olmadığını kim bilir, kim bilmez bilinmez. Altı
minareli olması, hizmetin daha alasıdır belki de…
Bütün tek tanrılı dinler, ölüm korkusu yayarlar ve din adamı
dediğimiz Hacivatlar ve bizdeki kasaba siyasetçileri bu korkudan beslenirler.
Ölülerimizi bile gömmek için binlerce lira mezar parası
verdiğimiz sistemde konuşuyorum kendi kendime işte...
Demek ki neymiş? Kayyumlarla ve istifaya zorlamalarla gördük ki,
yerel yönetim diye bir şey yokmuş. Yerel yönetimlere köyleri de dahil edip her
şeyi Saraydan yönetmek en iyisiymiş...
Şaşkınlık diz boyu. Hani padişah veziri aracılıyla sormuştu ya halka, köprüden geçme akçesinden memnun musunuz diye. Yüzyıllardır değişen bir şey yok bu topraklarda. Siz istediğiniz kadar kuyruklarda bekleyebilirsiniz, bu topraklardaki köprülerde düzen değişsin diye. Oysa kuyrukta beklerken düzenin ve "düzenler"in değiştiği hiç duyulmadı ki.
***
Bir ben miyim o herif konuştukça deliren? Kızmıyorum artık
siyasetçi denilen sülüklere.
Şiddetle kınıyorum korkak üniversiteli gençleri,
akademisyenleri. Lanetliyorum üzerine ölü toprağı serpilmiş ve çocuklarının,
torunlarının geleceğini düşünmeden kalabalık edenleri.
Şaşıyorum bu halkın içinden çıkmış generallere, profesörlere,
diplomatlara. Acıyorum sosyal medyada kendini tatmin ederek eylem yaptım
zannedenlere...
Fotoğraf:
Dicle nehri kıyısı, Hasankeyf, Ekim 2017
Yorumlar
Yorum Gönder