DİSİPLİNSİZLİK, BAŞARISIZLIKTAN ÖTE BİR ŞEYDİR...



"Cümle geçmişimi aziz bileceğim / Turnam bir gün bırakmayacağım seni / Yaşamak ve sevmek için artarda, / Ömrüm oldukça peşinden geleceğim…" Turgut Uyar

Sen turnaları sever misin Silah Arkadaşım? Seversin bilirim, hatta sen Gülyazı'da turna avına bile çıkmışsındır... Oraları memleket bellemiştik, şimdi Kürtlerle Türkler içine ettiler hep birlikte... Turgut Uyar'ı bir daha baştan aşağı okur musun? "Seni boydan boya sevmiştim memleketim, ta Edirne'den Ardahan'a ..." diye başlayan bir şiirini 1965 yılını 1966 yılına bağlayan yılbaşı gecesi Harbiye’deki sinema salonunda bas bariton sesli Türk sanat müziği sanatçısının arkasından ( adı Ziya idi soyadını unuttum...) bütün salona okumuştum. Turgut Uyar hiç palavrası olmayan bir şairdi, iyiydi ve ölmedi şiirleri, hala iyi.

Ormana düşmüştü yolumuz gece yarısı... Karbon monoksitten boğuluyorduk... Bitirdik, disiplinliydik... Sonra son mevzilerde hazırlık kısa hücum ve hedefte tertiplenme... Yürüyüş bittiğinde Topçam'da Sıçan adasının karşı kıyısında, şişmiş ayaklarımızı denizden alamadık bir tam gün... Zorlu bir altı ay geçirmiştik. Ateşli, hastalıklı, sakatlı, küfürlü, kinli, hınçlı ve bazen ağlamaklı falan… Eğirdir, eğrilse de anlatsa bir bir. Aramızdan kimse pes etmemişti.

Bazılarımız, son rütbelerinin şafağında pes etmek zorunda bırakıldı. Onlar, anamalcı ve yayılmacı küreselcilerin farkındaydılar ama Fethullah'ın farkında değillerdi. Fethullah'ın devletin harimi ismetine kadar girmesini ihtimal bile edemediler. Sonra da bunu itiraf ettiler. Hak verdik... Zaman zaman da hak vermedik. Takipçisi olamadık, hakları yenildi, haklarını arayamadık, cesurduk ama disiplinliydik... Emekliydik ve evimizin balkonu güzeldi...

Fethullah ahdetmişti... Türk Ordusunun etkisini kaldırmak için düşmanla iş birliğinden başka çaresinin olmadığını biliyordu. Tayyipgiller’i kullandı. Hala da kullanıyor. Bunlar hep maşanın maşası, hiç biri vatanseverliğin semtine uğramamıştır. İddia etmiyorum, görüyorum. Sizler görmüyor musunuz, yoksa ben hayal mi görüyorum? 2000 yıllarında sıfırlanan PKK'yı, küllerini üfleyip harılandıran bunlardır. DİSİPLİN aklımıza gelmedi hiç... Ya da toz kondurmadık ayıp olur diye. Bu tayfa, Türk Ordusunun içini oydukça gitti disiplin... O tarihlerdeki karakol baskınlarından Gülyazı felaketine, o günlerdeki Amerikan Elçiliğinin gizli belgelerinden Karargâhlardaki hırsızlık, soysuzluk ve teslimiyetçiliğe kadar her şey disiplinsizlik örneğidir. Disiplinsizlik çoğu şehitlerin nedenidir, incelenmeli... Dileyen tanımını İç Hizmet Kanununda bulabilir, DİSİPLİN, bir ordunun ayakta durmasının temelidir. Bunu bizim generaller unuttu, Amerika ve onun maşaları unutmamıştı.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin en önemli özelliği DİSİPLİN'iydi... İste o disiplinin düşüşe geçtiği anda her şey baş aşağı oldu. Ve buna da vesayeti kaldırdık dediler. Oysa halkı kandırmak istediler... Silivri, Hasdal ve Sincan’daki silah arkadaşlarımız tahliye olduklarında Türk Ordusu biraz kendine gelecektir. Ama biraz... Gelecekteki harp divanında çok önemli kişilerin gerçek yargılama sürecine girildiğinde DİSİPLİN yükselmeye başlayacaktır.

Şimdi Suriye kıyılarında bu F4 fantom nasıl düştü diye sormayın silah arkadaşlarım. Uçak, beş yıl önce Ümraniye'deki eve el bombaları konduğunda düşmüştü...

Neredesin Cemal Tural Paşam? Konya'dan Sarıkamış'a diktiğin, diktirdiğin fidanlar orman oldu. Şimdi o ormanlar inliyor; disiplin, disiplin, disiplin diye... Nefessiz kaldık.

Bir gün, sabaha karşı, kaybolduğumuz bu ormandan kurtulacağız ve cam gibi, şeffaf, masmavi, pırıl pırıl bir denize kavuşacak çocuklarımız!

Disiplin, başarıdan öte bir şeydir. Nefes alacağımıza inanıyoruz.

Cumhur UTKU
Kadifekale'de...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI