DOSTLUĞUN KISA ANLATILIŞ ŞEKLİ

( Yazıldığından 19 ay geçti…)

12 Eylül sabaha karşı kapım çalındı. Gelenler çok da sürpriz olmadı. Evimin etrafı oldukça kalabalık bir timle sarılmıştı. Kapıdaki Yüzbaşı "Komutanlık emri ile tutuklu" olduğumu tebliğ etti.Neyse ki pantolonumu giymeme izin verdi ve öbür odada uyuyan çocuklarımı koklayamadan beni alıp götürdüler. Üç kişiydik.. Bir süre Enez'in şimdiki Özel İdare Binası'nın alt katında bekletildik ve akşama doğru birimizi saldılar, ikimiz Keşan Askeri Ceza Evi'ne nakledildik..

57 gün Ceza Evinde kaldım. En kısa sürede salınan grubun içindeydim. (Kimi arkadaşlar ancak 22 ay sonra Hakim karşısına çıkarıldılar ve aynı gün BERAAT ettiler)..Ailelerimizi yaklaşık 40 gün sonra görebildik.. Onlar da bizden 30 gün hiç haber alamamışlardı..Hapishaneye Avukatlarımız bile giremiyordu.. Hiç bir bahane ve mazeret ziyaretçi kabulü için geçerli olmuyordu..

Yani hapishanenin duvarları kalındı, aşılması geçilmesi mümkün değildi. Fakat bu duvarları ilk kez aşan ve bana ailemden haberler getiren insan Kurmay Binbaşı Behzat BALTA'ydı.. Tüm sınırlamaları, engelleri aşmış ve bana ulaşmayı başarmıştı.. Kurmaydı, geleceğe dair hesapları olmalıydı, bu hesaplar içerisinde TKP sanığı bir arkadaşını ziyaret etmenin , hem de koşulları zorlayarak dikkat çekmenin tüm risklerine rağmen bu vefayı, bu yürekliliği gösterdi. Suçsuzluğuma benden çok inanıyor ve bana güveniyordu.. Nitekim en başta onun ve -aralarında M.Kemal Boran'ın ve As.Savcı Faik TARIMCIOĞLU'nun da olduğu- yürekli insanların sayesinde EN KISA SÜRE'de bu badirenin içinden çıkarıldım.. Sevgili Behzat Paşamla siyasi olarak farklı bakış açılarımız da olsa bu sevgi ve vefayı benden esirgememesi ona ömür boyu vefa ve minnet duyguları ile bağlanmama neden oldu..

Bu bana özel bir davranışı mıydı? Hayır..Dost bildiği herkes için çırpınan ve başaran bir insan o.. Ama yine de aramızda yıllar öncesinden gelen ve kardeşliğe dönüşen bir dostluğun farklılıkları elbette vardı..Bizler 5 nci Bölüğün en kısalarıydık, o da 6 ncı Bölüğün en uzunlarından..Bu nedenle Harbiye'deki yürüyüş kollarında çok yakındık.. Sonra Uzunköprü'de 11 nci Hudut Taburunda halef -selef olduk.. Aynı zamanda lojmanda da kapı komşusu.. Benim en erkenTV sahibi olmam nedeniyle alt katta oturan Sevgili Nevzat Yamaç ile Sevgili Behzat ve aileleri(Daha Korhan doğmamıştı) her gecemizi bu TV önünde paylaşırdık. Sıra kimdeyse çaylar onun evinden gelirdi. Kimin nereye oturacağı bile belliydi. Güzeldi..Çok güzel günlerdi..Sonra 12 nci Hudut Taburunda yanyana iki hudut bölüğünün Komutanlıklarını yaptık.. Fırsat düştükçe onun karakollarını dolaşır yaptığı güzel düzenlemeleri, yenilikleri alır kendi bölüğüme taşırdım.. O da kendi bölüğü imiş gibi her eksiğime koşar ayırt etmezdi. Örnek alınması gereken çok farklı, çok yürekli, çok başarılı bir askerdi. Astları ona hayrandı.. Abartmıyorum... "O" Trakya'da bir efsane idi...

Sevgili kardeşim şimdi hak etmediği bir uygulamanın mağduru olarak özgürlüğünü yaşayamıyor. Bense Duvarları yıkmak ve ona ulaşmaktan aciz olarak bu satırlarla avunuyorum... Neyse ki bu hafta içinde onu ziyaret edebileceğimi öğrenince bir ölçüde rahatladım...

Onun için ne yapabiliriz? Bilmiyorum... Ama mutlaka bir şeyler yapmamız gerektiğine inanıyorum. En kötü adalet sisteminin bile onu suçlayıp uzun süre orada tutabileceğine inanmıyorum...


"O" nu en kısa sürede aramızda görmek umudumu sizlerle paylaşıyorum…



Ulaş DEMİRAY

Yorumlar

  1. DEVRE ARKADAŞIMIZ BEHZAT BALTA'NIN DOSTLUK ÖRNEĞİNİN HERKESE ÖRNEK OLMASINI DİLERİM....BU ÖRNEK ASLINDA EKİLEN BİR TOHUMDUR.ÜRÜNÜ KENDİSİNE GEÇ DE OLSA ULAŞACAKTIR.....

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI