YUH VE ALKIŞ


Kocatepe Cami avlusu...25 Şubat 2008 Pazartesi ve ikindi namazı saatleri. Musalla taşında üç şehit cenazesi, Türk bayrağına sarılmış üç tabut… Sırasıyla Binbaşı, Yüzbaşı ve Üsteğmen. Ama şimdi üçünün de rütbesi aynı, şehit!

Avluya giren Genelkurmay başkanı şehit ailelerine baş sağlığı dilerken arkadaki topluluktan alkış sesleri yükseliyor. Elbette bu alkış Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a değil. Onun şahsında Türk askerinin tamamına olduğu belli…

Cami avlusu hem kalabalık, hem de resmi ve sivil birçok polisle büyük emniyet tedbirleri alınmış. Avluya giremeyen halktan insanlar da polislerin ve seyyar parmaklıklı demir bariyerlerin avluyu daraltmasından şikâyetçi… Özellikle neden bu kadar siyah takım elbiseli, kara gözlüklü, kulaklarından spiral teller sarkan polislerin bolluğu biraz sonra anlaşılıyor… Hepsi yakın koruma ve caminin içinde namaz kılan cemaatin arasında Meclis başkanı, Başbakan ve de diğer bakanlar var.

Namaz bitiyor, kapı açılıyor ve devlet adamlarının ayakkabılarını tutan yakın korumalar, kendi bakanına uzatarak erkenden ve soğuk taşlara basmadan ayakkabısını giymesini sağlıyorlar. Merdivenlerden inerken devlet ricali, bu kez ellerinde Türk bayrağı olan karşıdaki vatandaş topluluğundan uzun bir yuuh sesi yükseliyor. Kime? Göremiyorum. Ama sırasıyla caminin içinden çıkan ya Meclis Başkanına, ya Başbakana ya da onların arkasındakilere, örneğin Maliye bakanına çekiliyor bu yuh. Neden? Bu üç civan subayımızı onlar mı şehit ettiler? Elbette hayır! Pekiyi, onlar yüzünden mi şehit oldular? Bence bu sorunun da yanıtı hayır! İyi de devlet adamlarına mı çekiliyor bu yuh yoksa onların şahsında temsil ettikleri devlete mi? Bilmem!

Dolaylı nedenlerle bölücü örgütün daha da çok palazlandığı geçmiş zamanların siyasetçilerinin kabahat ve kusurlarını şimdikilere mi yüklenmektedir? Ya da camiden çıkıp ayakkabılarını avluda giyen siyasetçileri devletin başına devlet adamı yapanlar biraz da o yuh çekenler değil mi?

“Ben yuh çekilmek için devlet adamı olmadım.” deyip hemen oracıkta makam arabasına binmeden bir taksi çevirip evine giden ve evden telefon ederek istifasını veren devlet adamı hatırlıyor musunuz? Ya da böyle biri olabilir mi? Bizim memlekette yoktur ve olamaz… O halde niye yuhalanır ki?

Bir de şu var; yuhalanmaya sessiz kalmak mı erdemdir yoksa devlet adamlarını aciz durumlarda yakalayıp yuhalamak mı?

Cami avlusunda devlet adamı yuhalamak ve generalleri alkışlamak moda oldu. Bu kitlesel tepki değildir ve böyle bir tepki Türk halkına yakışmamaktadır. Biz ahlaklı olmayı da tartışalım mı? Yoksa her gün ne kadar şehit verdiğimizi Genelkurmay açıklamasından beklemeye devam mı edelim?

Şehitlerimizi tekrar selamlıyorum.

25 Şubat 08/ Ankara, Cumhur UTKU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI