“Hayır!” diyeceklerin sandıktan önceki görevleri

Türkiye’de 12 Eylül 2010 Pazar günü önemli bir halkoylaması yapılacaktır. 42.629.733 kişi, 134.700 adet sandıkta oy kullanacaktır. Bu oylama, bilindiği gibi mevcut Anayasa’nın değişen maddelerinin oylanması değil, mevcut iktidarın mevcut rahatlıkla iktidarını sürdürüp sürdüremeyeceğinin oylamasıdır.
Anayasa’nın değişecek maddelerini gelecek kuşaklar ve gelecek iktidarlar yeniden değiştirebilirler. Hatta ilerde yepyeni bir Anayasa uygulamaya konulabilir. Bunların hiçbirinin önemi yoktur. Önemli olan AKP’nin halkına zalim, yönetimine cuntacı ve dış ilişkilerde mandacı bir parti olduğunu memlekette kaç kişinin görebilmekte olduğudur. Önemli olan siyasal gücün zorbalaşmasını önlemektir.

İlerisi için yönetim hesapları yapanlar yönetimlerden hesap soramazlar. Hesap sormak, iktidar hesapları içinde olmayan halkın işidir. AKP bu halkoylamasının iktidardan hesap sorma aracına döneceğini önceden kestirememiştir. İktidar hata yapmış, halkoylamasını önerdiği için pişman olmuştur. Bizler yeni bir Anayasa’ya değil, 12 Eylül Anayasasının daha da faşistleştirilmiş değişikliğine “Hayır!” diyeceğiz. Bu hayır, AKP’nin 1983 Anayasasına kendince biçim vermesine “Hayır!” demektir. “Hayır!” demek, “Devam!” diyen AKP’ye “Dur!” demektir.

Olayın boyutlarını önemsemeyenler, 2002, 2007 ve 2009 yıllarındaki seçimlerde olduğu gibi hüsrana uğrayabilirler. “Anayasa’da hangi hüküm bulunursa bulunsun benim hayatımda ne değişecek ki?” diyerek sandığa gitmeyip vatandaşlık görevini yerine getirmeyenlerin bir on yıl daha AKP iktidarlarının uygulamalarından şikâyetçi olmaya hakları olmayacaktır. “Hayır!” diyeceklerin görevleri işte burada başlamaktadır. Bütün yurtseverler yukarıda sıralananları ve daha fazlasını çevresine, yakınlarına ve bütün vatandaşlara önceden anlatmalı ve devamlı vurgulamalıdırlar.

Herkesin en azından bütün yakınlarını, akrabalarını, bütün apartman sakinlerini ya da köylülerini, mahallesini ikna etmesi ve onların sandık başına gitmesini sağlayacak önlemleri alması gerekmektedir. Herkese kahverengi zarfın içine boş kâğıdı koymadan önce dikkat edilmesi gerektiği ve üzerinde ‘hayır’ yazılı turanın basılması gerektiği söylenmeli, anımsatılmalıdır. Oy kullandıktan sonra saat beşten itibaren, sandık kurullarının sayıma geçtiğinde herkesin kendi sandığının başında olmasının ve çıkan oyları sonradan kıyaslaması için sonucu kaydetmesinin önemi anlatılmalıdır.

12 Eylül 2010 günü yapılacak halkoylaması, Türkiye için bir fırsattır. Sandık kurullarına ve sandıkların sayım, dökümüne önem verilmemesi; deneyimlerle bellidir ki iktidar partisinin işine yaramaktadır. Bizleri AKP’den kurtaracak her siyasal partiye, mahalle ve köy miktarı kadar fedai, sandık miktarı kadar da nöbetçi gerekmektedir.

14 Tem. 2010, Antalya



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI