YAŞ’a ilgi her yıl neden bu kadar artmaktadır?

Soruyu yanıtlamadan önce birkaç saptamada bulunalım. Birinci saptamam bir atasözü; ‘Zenginin parası züğürdün çenesini yorarmış.’ Diğer saptamalar şöyle sıralanıyor:

Subaylar Harbiye’den mezun olup kılıç kuşanır ve teğmenlik yıldızını omuzlarına takarlarken ilerde bir gün Genelkurmay Başkanı olacağını hayal ederler. İyi seçilmiş ve iyi yetişmiş her askere kendi devletinin bekasından sorumlu olduğu bilinci ve inancını da eklerseniz, bu hayal “TSK’ya ince ayar yapıldı” sözünü havada bırakır ve ister istemez “Balans Ayarı”nı hayata geçirir.

Seçilmiş ve yetişmiş Türk generalleri, diğer devlet adamlarına göre yanlışlarını çok çabuk görme becerisine ve özeleştirisine sahiptirler. Devlet çarkında çağdaşlığa en önce ayak uyduranlar onlardır. Gerçekçidirler. Örneğin artık gericiliğe ve bağnazlığa karşı yapılan eylem planlarının TSK tarafından uygulanma çağının geçtiğini, bunu -varsa ve bulurlarsa- başka bir devlet kuruluşa devretmenin gerekli olduğunu bilirler.

Türk generalleri artık ‘Paşa’ değildir. Onlar dünyada eskimeyen tek şeyin yenilik olduğu felsefesiyle görev yapmaktadırlar. Siyaset adamları, Türk Ordusunun Komutanlarına daima saygı duymuşlardır. Demokratik olan ya da olmayan bir seçimle geldikleri için ve onları seçenlerin (halkın) de generallere ve orduya sempatisini bildiklerinden aradaki köprüleri kolayca atmazlar.

Daha yüz yılını doldurmamış, homojen bir yapıya sahip olmayan, dünyanın her yerinden göç almış, dünyanın gözü ve iştahı üzerinde olmuş ve genç insanların nüfusunun arttığı bir Türkiye’de askeri vesayetten kurtulma sözleri erkendir. Çağdaş dediğimiz ülkelerde askerin vesayeti ne zaman kalkmıştır? Devlet denen bir örgüt varsa ki var olması şarttır, o halde adam olana kadar onu koruyan ve kollayan da olacaktır. Masayı tek başına başbakana bırakmak, geminin gövdesi tamamlandı diye yelkenleri ve dümeni olmadan ufuklara açılmak gibi bir şeydir.

Her yıl ağustos ayı başında yapılan Yüksek Askeri Şura’ya sivili askeri, dostu düşmanı bu kadar çok neden ilgilendiriyor sorusu yukarıdaki saptamalarda gizlidir. Demokrasi havarilerinin dediklerinin aksine YAŞ’ın ilgi çekmesi, askerin vesayetinin devam etmesi ve daha da devam edeceği anlamını taşımaktadır. Oysa Genelkurmay Başkanlarının hükümete yakınlığı ile uzaklığı arasındaki fark, birliğinde spora önem veren subayla atışa önem veren subay arasındaki fark gibidir. Yani en üst düzeyde yetişmiş generallerin görev, vatan ve şeref anlayışlarında fark yoktur!

İstediğimiz kadar YAŞ salonundaki oturma düzeninden yola çıkarak demokratikleştiğimizi söyleyelim, söylenenler zihin saptıran palavralardan ve laf ebeliğinden öteye geçmez. Çünkü kollarını masaya dayamış ama tek başına kalmış bir başbakanın -her zaman ve her yerde- ellerini masanın altına sokmuş saygın ve saygılı generallere ihtiyacı olmuş ve olacaktır. Ulusun demokrasiye gereksinimi devamlı olacağı gibi, devletin de askere ve generallere gereksinimi devam edecektir. Sorun, generaller kadar seçkin ve iyi yetişmiş aydınların, bilim insanlarının ve sanatçıların siyasete ilgi duymalarını sağlamaktır.

Türk Ulusunun ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin düşmanları var mıdır yok mudur? Soru da yanıtı da basit ve sıradan gibi gözükebilir. Askerlerin tutuklanmasını ve bu konuda adil olmayan işlemleri herkes kendi siyasal görüşü ve ideolojisine göre yorumlayıp, yontup önümüze koyarken, çalıların arkasında sinsice sırıtanların olduğunu her yurtseverin unutmaması gerekmektedir.

Yüksek Askeri Şura neticesini terfi ve tayin bekleyen subayların dışında en çok merak edenler, muhtemelen ilerde savaş alanlarına çıkacak olan komutanların karakter özellikleriyle yakından ilgilenen düşman istihbarat görevlileridir. “Savaş mı olur bu demokrasi çağında canım!” diyenlerin sesleri geliyor mu kulaklarımıza?

Asker düşmanlığı yapmak, düşmana askerlik yapmayla eşdeğerdir. ‘En büyük asker bizim asker’se eğer, mali boyutuyla denetim altına alıp görevini tam anlamıyla yapması için onun inisiyatifli olmasını sağlamak, ulus adına devleti yönetmesi gereken hükümetlerin görevidir.

Egemenliğin kayıtsız şartsız ulusta olduğu bir ülkede, devlet organlarının görevleri iyi ve akıllıca paylaştırılmalı, sıkıca ve savsaklamadan uygulanmalıdır. Böyle olduğunda YAŞ’a ilgi azalacak, herkes kendi işine bakacaktır.

Cumhur UTKU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI