DÜŞMAN TUNA'YI ATLADI / KARAKOLLARI YOKLADI.
OSMAN PAŞA'NIN KOLUNDA / BEŞBİN TOP BİRDEN PATLADI
1960'ın Nisan ve Mayıs aylarında kışladan dışarı çıkartmadılar bizi. Dört kulesinden de İstanbul'un tamamı ve Boğazın giriş, çıkışı seyredilebilen Selimiye Kışlası okulumuzdu. Bizler, askeri orta okulda miniminnacık askerlerdik, on iki, on üç, bilemedin on dört yaşlarında. İstanbul'da annesi babası olan evciler bile çıkamamıştı.
Sıkıyönetim diyorlardı...
Sonra, bir gün taa Beyazıt Meydanı'ndan sesi kışlanın kocaman pencerelerine kadar gelen bağırışlar duyduk.
"Tuna nehri akmam diyor / etrafımı yıkmam diyor / Şanı büyük Osman Paşa / Plevne'den çıkmam diyor. Olur mu böyle olur mu / kardeş kardeşi vurur mu / Kahrolası diktatörler / Bu dünya size kalır mı? "
Türkü, hoştu...
Sonra, 28 Nisan günü Turan Emeksiz adında 20 yaşında bir abiyi vurdular Beyazıt Meydanı'nda... Okul Komutanı Ferit Erdoğan o gün yaptığı konuşmada hepimize: "Evlatlarım, sizler bize ailelerinizin emanetlerisiniz. Bakın memleketimizin üstünde kara bulutlar dolaşıyor. Bizim sözümüzden dışarı sakın çıkmayın..." gibilerinden bir şeyler söylemişti.
Bir şey anlamamıştık.
Sonra, bir iki kez yemekhanede falan o çok hoş türküyü topluca mırıldandık: "Olur mu böyle olur mu? Kardeş kardeşi vurur mu?"
Türkü mü marş mı neyse, giderek hoşumuza gidiyordu...
Sonra, 27 Mayıs günü birden bayram oldu. Ertesi gün fifre, boru ve trampet takımı Kadıköy'deydi. Bando Komutanı o şişman ve sevimli Abdullah Başçavuş, yana yatmış şapkasıyla halkın omuzlarındaydı. Unutmadık.
Sonra, Ankara'ya Anıtkabir bahçesinde hazırlanan Devrim Şehitleri Mezarlığı'na konmak üzere Turan Emeksiz'in bayrağa sarılı tabunu trenlerden birine koyup göndermek için tören yapıyorduk Haydarpaşa köprüsünün üzerinde.
Hepimiz ilk kez bayrağa sarılı bir tabut görüyorduk.
Sonra, Haziran ayının sonlarına doğru Mithatpaşa ve Fenerbahçe stadlarında yapamadığımız 19 Mayıs törenlerini yaptık. 27 Mayıstan sonraki ilk bayram kutlamasıydı. Halk coşkulu ve bize karşı çok sevgiliydi.
Nedeninini bilmiyorduk.
Sonra, sonra bununla öğündük. "27 Mayıs 1960 Devrim günlerinde ben de askerdim biliyor musun?" diye hep böbürlendik.
Sonra, daha sonraları Nazım'ın bir şiir yazdığını öğrendik:
"Bir ölü yatacak / toprağa şıp şıp damlayacak kanı.../ milletim hürriyet türküleriyle gelip / zaptedene kadar / büyük meydanı"
Büyüdük, yaşımız 65 oldu ve kanımız hala şıp şıp damlıyor toprağa.
Cumhur UTKU
SAO 1959, 1nci Sınıf,19'ncu Kısım, No: 789
Bu dunya size kalirmi?
YanıtlaSil