68’LİLER, 78’LİLER VE BUGÜN’DEKİLER…

Devrimci 78’liler Federasyonu’nun “12 Eylül Utanç Müzesi” sergisini Antalya Cam Piramitte Başkan Akaydın’la birlikte gezdim. Üzüldüm…


İlgisiz şeylerle karşılaşacağımı bile bile üzülmeye gitmiştim zaten. Yürüyüş ve hapishane resimleri, bazı ölenlerin gömlek ve kazakları, dünyadakiler dâhil devrimci eylemcilerin yüzlerce büyük boy portreleri, bir darağacı ve o zamanlardan kalma gazete sayfalarının kopyaları… Bir de işkence aletlerinin yanına yatırılmış tahtadan mankenler! Sergiyi gezen kadınlar ağlıyor, çocuklar kaşlarını çatıyordu. Duvara asılmış bir panodaki yazının içinde “Toplumsal hafızayı canlı tutmak…“ diyordu. Salonun bir köşesi ise Ermeni tehciriyle Dersim (Tunceli) ayaklanması fotoğraflarına ayrılmıştı. Böyle bir ilgi ve bilgi işte… Deniz Gezmiş’in darağacını görüp ağlayan kadınlar, salonu gezip dışarı çıkarken, Dersim köşesindeki resimleri de izliyor, henüz 15’indeki bir iki çocuk da geçen aylarda Hv.K.K. uçaklarının bombalarıyla yanlışlıkla ölen Uludere’deki gençlerin çaputlara sarılı cesetlerine ve PKK bayraklı tabutlarına dikkat kesiliyorlardı.

 
Her şeyi bir birine o kadar güzel karıştırmışlardı ki… Kamuoyu resmen ajite (kışkırtma) ediliyordu. 12 Eylül rejimi sorgulanmıyor, doğrudan doğruya küfürlerle ve yalanlarla kötüleniyor, bütün darbelerden (ki 27 Mayıs devrimini de dâhil edilerek) hesap sorulması isteniyordu.

 
Sergiyi hazırlayanların hiç birinin o zamanlar acı çektiğini ve panolarda verilen rakamların da doğru olacağını sanmam. Acı çekenler bu gösterilerin önünde de arkasında da olmazlar, bilirim. Bu seyirlik oyunda 1918 zorunlu göçünde Ermeni çetelerinin yaptıkları yoktur. 1936 Dersim ayaklanmasında bölgenin önceki derebeylerinin işkenceleri yoktur. 12 Eylül öncesi ölenlerin nedenleri yoktur. Bu sergide devletin her kademe ve her anına karşı çıkan bir anarşizm vardır. Bu bilgisizce karşı çıkış sosyalizm diye yutturulmak istenmektedir. Özgür bir ülkeyle karmaşanın hüküm sürdüğü bir ülkeyi karıştıranların, bölücülerin, devlet düşmanlarının 78’liler adına seyirlik sahnelerde boy gösterenleri kandırdıklarını, oyuna getirdiklerini gözledim. 12 Eylül 1980 öncesindeki gibi kandırılmaya devam ettiklerini gördüm ve çok üzüldüm...

 
Hepsi yaşı elliyi geçkin makyajsız kadınlar ve pos bıyıklı erkeklerden ibaret 50 kişiydiler. O kadar... Evime giderken içimden, iyi ki bugünkü gençlik memleketin siyasal durumuna anneleri, babaları gibi bakmıyor dedim. Ve ekledim; galiba onlar bizlerden daha vatanseverler! Toplumsal hafızayı kötülükler üzerinde canlı tutmanın yararlarını düşündüm, bulamadım. Zararı vardı. Bilişim çağındaydık ve geçmişte yapılan kötülükler iyi ki gençlerin büyük çoğunluğunu ilgilendirmiyordu. Toplumsal hafıza derken, toplumsal bilinci yok ediyorduk!

Millete, Antalyalılara ve Antalya Büyükşehir Belediye yetkililerine duyururum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI