MUHALEFET HAYALLERLE YAPILMAZ
Siyaset ne kadar acımasız! Tarih çok acı şeyler yazacak ve
buna da demokrasi tarihi diyecekler…
Bizden sonraki kuşaklar, mutlaka bataklıklarda yetişen bir kişinin otuz yıl sonra aniden neden tükenip bittiğini araştıracaklardır. Şimdilerde dans ederken sorgulayan, sorgularken dans eden ve siyasete güvenemeyen gençlik, tahmin etmediğimiz kadar isyankâr, insancıl ve araştırmacı oluvermiştir. Onlar, iki kuşak arasında kalan ve teknolojiyle birden bire tanışıp şaşı olan zavallı bizim kuşağı affetmeyeceklerdir. Gayrimeşru siyasal bir parti kuran, üç ay hapisliğinden faydalanarak hala ve hızla popülizmin daniskasını sürdüren, şiirler okuyan, ağlayan, ağlatan, dini tarikat ve cemaatleri çok iyi kullanan ve seçimlerde hülleyle milletvekili olup on yıl bu memlekete başbakanlık yapan bir siyaset adamını da inceleyeceklerdir… Onlar, Haziran direnişinden bu yana siyasi düzmeciliğin ve kalpazanlığın ne olduğunu bilmektedirler.
Bizden sonraki kuşaklar, mutlaka bataklıklarda yetişen bir kişinin otuz yıl sonra aniden neden tükenip bittiğini araştıracaklardır. Şimdilerde dans ederken sorgulayan, sorgularken dans eden ve siyasete güvenemeyen gençlik, tahmin etmediğimiz kadar isyankâr, insancıl ve araştırmacı oluvermiştir. Onlar, iki kuşak arasında kalan ve teknolojiyle birden bire tanışıp şaşı olan zavallı bizim kuşağı affetmeyeceklerdir. Gayrimeşru siyasal bir parti kuran, üç ay hapisliğinden faydalanarak hala ve hızla popülizmin daniskasını sürdüren, şiirler okuyan, ağlayan, ağlatan, dini tarikat ve cemaatleri çok iyi kullanan ve seçimlerde hülleyle milletvekili olup on yıl bu memlekete başbakanlık yapan bir siyaset adamını da inceleyeceklerdir… Onlar, Haziran direnişinden bu yana siyasi düzmeciliğin ve kalpazanlığın ne olduğunu bilmektedirler.
Kimse
ekmek parası uğruna ölmemelidir
Kimse kimseyi döneklikle, hainlikle, AB ve ABD mandacısı
olmakla suçlamazsa, küskünlükler kindarca sürdürülmezse, kimse öküz altında
buzağı aramazsa eğer; önümüzdeki seçimlerde devlet yönetimi, koalisyona bile gerek
kalmadan birdenbire, sağ bir partiden sol bir partiye geçebilir. Bütün iş, 1980
yılı ile 1995 yılları arasında doğup TC vatandaşlık nüfus cüzdanına sahip olanlardadır…
Seçimden sonra ilk iş ise daha milli, daha demokrat ve daha
çağdaş bir seçim sistemi ve partiler yasası çıkartmak olmalıdır. Sonra Akepe’nin allak bullak ettiği devlet
nizamı (müesses nizam değildir o) tekrar kurulacaktır. Gerçek işçiler ve gerçek
köylülerle birlikte, mevcut durumu yıkıp sistemi yok ederek yeni bir hayat
başlayacaktır.
Çıkınımızı açıp peynir, ekmeğimizi yer gibi, suyumuzu
başımıza diker gibi ve sonra yumruğumuzun tersiyle dudaklarımızı siler gibi, yıllar
önce yarım kalmış Kemalist Devrime devam edilecektir…
Aş, iş ve barış, memlekete ancak o zaman gelebilecektir. Hiçbir
toplumsal istek, küçük yalnızlıklarla ve tek başına yerine gelemez… İşte ancak
o zaman silahlı terör sona erecek, devlet, topraklara ve insanlara efsaneleşmiş,
küflenmiş ve kalıplaşmış sözlerle değil, iki yüz yıllık bilinçle sahip
çıkacaktır. İşte o zaman hayallere kapılmadan hepimiz milliciyiz, demokratız ve
devrimciyiz diyebileceğiz. İşte o zaman “Bu memleket bizim!” diyenler ve demeyenler, hiç kimse, ekmek
parası uğruna diri diri toprağın altına gömülmeyecek, tersanelerdeki
iskelelerden düşüp ölmeyecektir… O zaman “muasır medeniyet” yolunda ilerleyecektir insanlarımız ve o
zaman çocuklarımız “güneşli
günler”
görmeye başlayacaklardır!
Mevcut millici ve sosyalist siyasetçilerin akıllı davranması
Türkiye’yi uçurabilir. Uçmak için uyanmak gerekmektedir. Uyanmak içinse geçmişin
kanayan yaraları dikkatlice kapatmak ve birlikte olmak gerekmektedir. Eğer “birlikte” olunmazsa, hep
birlikte havaya uçacağımız ya da herhangi bir yerde göçük altında kalacağımız
bilinmelidir.
Diş çekilirken kanar
Evet,
geç kaldık doğru... Dönüp baktığımızda, milletçe vatanseverlikte geç kaldığımız
gözüküyor. Birlikte hareket edemediğimiz için, çoğunluğumuz siyasete uzak
kaldığı için, dost ortamında bile siyaset konuşmayı ayıp saydığımız için, geç
kalmış olduğumuz anlaşılıyor. Oysa geçmişimizi yok eden bu iktidar güçleri, geleceğimizi de satmaktadır.
Şu unutulmamalıdır;
Akepe iktidarı yıkılmadıkça bu memlekette milli ve kamucu hiçbir gelişme
yaratılamaz, yaşatılamaz! Öncelikli çabamızı bu iktidarın çekip gitmesi üzerine
yoğunlaştırmalıyız. Siyaseti kişisel getirimler, ailesel çıkarlar için değil,
yaşadığımız toplumun ve toprakların geleceği için yapanların, zihnen işgal
edilmiş TBMM yerine, zaman geçirmeden geçici bir milli merkezde birleşmeleri
gerekmektedir. Birleşme değil, birlikte hareket etmek (birliktelik), yakıcı bir
görevdir ve ayni zamanda nefes almamızı sağlayacak bir gereksinmedir. Bu konuda
kısa, öz ve uygulanabilir bir partiler üstü protokol hazırlanarak her partiden
ve kuruluştan bir temsilcinin Milli Merkez yönetimine seçilmesi sağlanmalı,
merkez ve organları pekiştirilmelidir.
Siyaset eylemdir. Eylem yapmayan, yapamayan partiler siyaset
yapmıyor demektir. Millici siyasal partiler, milleti ve onun milli ordusunu
yeniden yaratmalıdırlar. Bu milletin kılıcı, kınından çıkmalı ve milli devrim
devam etmelidir. Bilinmelidir ki, artık köylerde ve kentlerde yaşayan bütün
kadınlar ve erkekler, ellerini toprağa dayayarak ayağa kalkmakta ve ayaklanma
yani isyan zamanını beklemektedirler. Bu ayaklanma Mustafa Kemal Atatürk’ün
önderliğindeki ayaklanmanın devamı olacaktır.
Diş çekilirken kanar! Kapı açılırken menteşeler sıkışır ve
ses çıkartır! Analar ağlar!
Bu ayaklanma, Cumhuriyet Devriminin devamıdır ve bundan kaçış yoktur!
Bu ayaklanma, Cumhuriyet Devriminin devamıdır ve bundan kaçış yoktur!
Bu ayaklanmada başımızda halkçı aydınlar değil, halkın içinden
gelen halk aydınları olmalıdır.
Bu ayaklanmanın önderliğinde, halktan saklanan sözde
davalarla Silivri’de tutsak edilen vatanseverler vardır.
Bu ayaklanmada, hükümetin baskılarından korkmayan,
paralarını ve emeklerini Barzanistan’a götürüp yatırmayan milli sermaye
sahipleri de olmalıdır.
Bu ayaklanma, bizim ayaklanmamızdır!
Bu kalkışmada 19 Mayıs 1919 ayaklanmasının, 23 Nisan 1920
kurulmasının ve 29 Ekim 1923 kurtulmasının felsefesi ve mantığı bulunmaktadır!
Vatanın sahibi millettir. Milletin sahibi devlettir. Hangi
devletsiz toplum millet olmuştur ki? Devletin sahibi ise milli siyaset, milli
cesaret ve milli merkezdir! Bu özellikler de Türk Milletinde vardır.
Toplumsal
ve siyasal koalisyon, hep birlikte gerçekleşir
Aynen karşı cephedekiler gibi ve onlardan daha güçlü ve daha
örgütlü bir şekilde mevcut bütün yüreklerimizi, küreklerimizi ve tüfeklerimizi
bir safta ve bir cephede tutmasını bilmeliyiz.
Yürekleri birlikte atanlar, akıllarını birleştirerek birlikte hareket etmeli ve birlikte kazanmalıdırlar. Büyük toplumsal ve siyasal koalisyon işte tam burada birlikte gerçekleşmelidir.
Yürekleri birlikte atanlar, akıllarını birleştirerek birlikte hareket etmeli ve birlikte kazanmalıdırlar. Büyük toplumsal ve siyasal koalisyon işte tam burada birlikte gerçekleşmelidir.
Yineliyorum; Siyaset eylemdir. Eylem yapmayan ya da
yapamayan partiler siyaset yapmıyor demektir. Eylem, tarihe not düşmek için
değil, kazanmak ve tarihi değiştirmek için yapılmalıdır.
Bu gün için siyaset yapanların birlikte hareket etmeleri, onların topluma karşı borcu, kendilerinin hakkı ve eylemsel siyasetin ilk koşuludur.
Bu gün için siyaset yapanların birlikte hareket etmeleri, onların topluma karşı borcu, kendilerinin hakkı ve eylemsel siyasetin ilk koşuludur.
Cumhur UTKU
(Milli Merkez, Antalya üyesi)
Yorumlar
Yorum Gönder