BURSA'DA BUGÜN...
Osmancık, büyümüş Osman Bey olmuş... Selçuklu hanından sancağı almış ve Babası Ertuğrul Bey ile oğlu Orhan Bey arasındaki dönemde kayınpederi Şeyh Edebalı terbiyesiyle yaşamış...
Bursa'ya uzaktan baktığında bir gün "Oğul!" demiş "Bursa'yı al ve ben öldüğümde beni o kentin içinde parlayan gümüş kubbenin altına göm." Ölmüş her fani gibi ve onu o dediği yere gömmüş oğlu Orhan Bey...
"Osmancık"ta Tağrık Buğra'nın romanını güzel oyunlaştırmışlar ve bu akşam güzel oynadılar.
Salondan çıktım. Havada is ve otogaz kokusu... Bursa'nın o bilinen soğuk kış akşamlarından birindeyim. Tophaneye doğru yokuş yukarı yürüyorum. O yanyana ve geniş bahçesi bulunan iki Hıristiyan şapelinin önünden geçiyorum. Birinde baba Osman Bey diğerinde oğul Orhan Bey yatıyor. Orhan Beyin yanında ise karısı, evlendiğinde müslüman olan Nilüfer Hatun...
Gündüz dolaşıp fotoğraf çekmiştim buralarda. Osmanlı'nın ilk başkenti kadim Bursa'yı tanımaya yarın devam edeceğim. Kimbilir bu kentten kaçıncı gelip geçişim? Hiç merak etmemiştim oysa. Bu akşam seyrettiğim oyun tam da denk geldi. Her kentin bir hikayesi vardır değil mi? Hikayesinin dışında efsanesi, efsaneleri, felsefesi...
Bu gün elimde fotoğraf makinesi dolaşırken, beni bir şey zanneden üç genç kız yanıma yaklaşıp yardım istediler. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi birinci sınıf öğrencileriymişler. Çocukluktan çıkıp o masum genç kızlığa daha yeni adım attıkları, üçünün de abartılı, deneyimsiz göz ve kaş makyajlarından belli oluyordu. Hocaları görev vermiş, tarihi gerçekliklerin yanında tarihi masallar ve söylenceler arıyorlarmış.
Bilmem dedim ve iki kişi salık verdim; biri türbelerdeki bekçiler, diğeri de bu semtteki lisenin tarih ve edebiyat öğretmenleri. Bilse bilse bunlar bilirdi...
Benden umduklarını bulamamaktan üzgün ve o kadarını biz de biliyoruz der gibi teşekkür ederek ayrıldılar.
Osmancık'tan önceyi ve sonrayı düşündüm; Bursa'da nice efsaneler vardır değil mi? Şimdiye kadar yazılmışların üzerine daha nice romanlar ve oyunlar yazılacaktır kim bilir? İstanbul, Ankara ve İzmir bir kenara, ya Trabzon, Erzurum, Diyarbakır, Adana ve hele Konya? Kentlerin tarihlerine ve tarihi dokularına ellememeyi, onları gelecek kuşaklara aktarmayı yeni öğreniyor, Anadolu topraklarındaki biz insanlar.
Bursa ile ilgili son bir soru aklıma geliyor akşam akşam: Bursa'da montaj sanayii ve çarpık kentleşmeyi kimler başlattıysa onlar tarihe hesap vermiyecekler mi?
CU (20 Aralık 2013, saat 23.oo Bursa, Şehadet Camii karşısı)
Yorumlar
Yorum Gönder