ARİFİYE'NİN DEĞERİ


Arifiye denildiğinde aklımıza iki kurum gelirdi; biri Köy Enstitüsü diğeri de Tank Palet Fabrikası. Köy Enstitüsü 1940’da kuruldu ve 1950’de göçtü gitti. Cumhuriyetin ilk Askeri Fabrikası ise kasabanın doğusundaki topçu kışlasında 1973 yılında kuruldu ve o da galiba bu yıl göçüyor toplumsal yaşamımızdan.  Eskiler birincisini kurtaramadılar aksine yok ettiler, şimdikiler biraz ilgi ve dikkat ederlerse ikincisini kurtarabilirler.

1960-70 yıllarında Harbiye’den mezun olmuş bizim kuşak subayların hafızaları güçlüdür. Geçmişi unutmayan, unutamayan bizler, “bizim zamanımızda” diyerek konuya girmek istemeyiz.  Ancak şimdiki Türkiye’de askerlik biliminin aşağıdaki bilgilerini anımsayan birçok emekli general, subay ve astsubay hala yaşamaktadır.

Lojistik, bir komutanlık sorumluluğudur
Bilindiği gibi Türk Ordusu’nda, harp silah ve araçlarının bakım ve onarımı kademelendirilmiştir. Periyodik bakım (günlük, aylık, üç aylık, yıllık bakım) ve onarımlar bu kademelerde yapılır ve malzemenin değerine ve miadına (kullanım süresine) göre sicilleri bu kademelerde tutulur. Savaşa ve savaş içindeki muharebelere hazırlanmak zorunda olan her orduda bakım konusunun kademelendirmesi zorunludur.

1nci kademe bakım ve onarım, o harp silah ya da aracını kullanan kişinin, dolayısıyla Bölük ve Batarya seviyesindeki birliklerin sorumluluğudur. 2nci kademe bakım ve onarım Tabur ve Alay seviyelerinin, 3ncü kademe sorumluluğu Tugay ve Tümen gibi bir üst birliğin, 4ncü kademe Kolordu ve Ordu bölgelerindeki Komutanlıkların, 5nci kademe bakım ve onarım ise Kuvvet Komutanlıklarının yetki ve sorumluluğundadır. Savaş teknikleri, lojistik olanaklar, yetenekler ve teknoloji gelişip değişse bile bu bakım kademelendirmesi değişmez. Değişirse, yetki ve sorumluluk kargaşası çıkar.

Savaş demek, lojistik demektir. Ekmekten mühimmata, ilaçtan silaha, bütün ikmal maddelerinin tedarik, depolama, dağıtım, bakım ve kaynakların kullanılmasına Lojistik denilmektedir. Lojistik desteği olmayan birlik tekerleksiz araca benzer, yürümez, gitmez, sadece yerinde homurdanır durur. Günümüz savaşlarında levazım, sıhhiye, ulaştırma ve ordudonatım hizmetlerinin değeri çok iyi bilinmektedir.

Sıralanan bu bilgiler özel ve gizli bilgiler değildir. İkmal maddeleri ve harp silah, araç, gereçlerinin sayıları, kullanıldığı yer ve maksatları, envanter durumları ve sicilleriyle ilgili bilgilere, bilmesi gereken prensibine uygun gizlilik derecesi verilir, verilmelidir.

Asıl adı “1nci Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü” olan bu askeri kuruluşun görevi, istenilen ihtisas konularında, Türk Kara Ordusu silah ve araçlarının 5nci kademe bakım ve onarımlarını yapmaktır.  481 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle bu fabrikanın özelleştirme işlemlerinin bu yılın Aralık ayı sonuna kadar tamamlanması öngörülmüştür.
15 Temmuz sahte kalkışmasından sonra MSB’ lığı, Askeri Fabrikalar ve Tersaneler İşletme Anonim Şirketini (ASFAT A.Ş.) kurmuş ve askeri fabrika ve tersanelerin yönetimini (27 fabrika, 3 tersane) bu şirkete bağlamıştır. Özelleştirme ve devretme işlemleri bu şirket üzerinden yapılmaktadır.
Türk Ordusunun gereksinimine göre, TSK Güçlendirme Vakfı ortaklığındaki fabrikalarda çeşitli askeri silah ve araç, Etimesgut’taki askeri fabrikada askeri helikopter, Gölcük askeri tersanesinde ise askeri gemi üretimi devam etmektedir.

İşletme devri yapılan Arifiye 1nci Ana Bakım Fabrika Md.lüğünde, başta T-155 Fırtına Obüsleri olmak üzere, komple palet, palet çelik aksamı, reçineli döküm kumu, yarı mamul kauçuk, kauçuktan üretilen yedek parçalar, palet cer dişlisi, cıvata ve somun, mercek, prizma, ıskala ve subay el dürbünü üretilmektedir.
Leopard serisi, M48 serisi tanklar ve M44 serisi kundağı motorlu bütün obüslerin modernizasyonu bu fabrikada yapılmaktadır.
Fabrikada palet, pad, teker, motor, transmisyon, düzen, tali komple malzeme ve klasik optik cihazlar yenileştirilmektedir. Ayrıca, M48 köprücü ve dozer bıçaklı tanlarla, M88 kurtarıcı tank, M110 kundağı motorlu obüs, M113 zırhlı personel taşıyıcılarının test ve asgari hareket standartlarına getirme işlemi yapılmaktadır.
Bütün bunların yanında yıllar süren ve hasretle beklenen Altay Tankı projesinin sonuna gelindiğini ve fabrikanın 250 adet tank üretimine hazırlandığını bilmekteyiz.
Bu kısa bilgilerden sonra, bir vatandaş olarak, güncel siyasal değerlendirmelere girmeden, aşağıdaki soruları sormak ve bilgilenmek ihtiyacı duyulmaktadır.

Arifiye’deki Askeri Fabrikanın işletmesi özel şirkete “tahsis” edildiğine göre, Etimesgut, Afyonkarahisar, Kayseri ve Erzurum gibi yerlerdeki diğer askeri fabrikalar ve askeri tersaneler de özelleştirilecek ya da tahsis edilecek midir?

Bu özelleştirme/tahsis etme işi Türk Kara Ordusunun lojistik ihtiyaçlarından mı kaynaklanmıştır? KKK ’lığından, MSB ’lığına, oradan da TBMM’ne konuyla ilgili bir öneri gitmiş midir?

Tahsis edilen 25 yıl süresince Arifiye’de yalnızca tank ve palet üretimi mi yapılacaktır? Tankların ve kundağı motorlu topların 5nci kademe bakım ve onarımına ve diğer üretime burada mı devam edilecektir?

Bu iki ana silah cinsinin envanterleri ve sicilleri burada mı tutulacaktır? Raporlar nasıl ve nereye gönderilecektir? Tank ve obüslerin gece görüş dürbünleri, araç üstü silahları, muhabere cihazları ve silah yükü mühimmatları, kundak defterleri, sicil defterleri, stok seviye kayıtları konularında istihbarat ve istihbarata karşı koyma önlemleri alınabilecek midir?

Üretilecek silahlar yalnızca Türk Ordusu için mi üretilecek, başka ülkelere satılabilecek midir? Bu konuda yapılan sözleşme ve anlaşmalarda hangi heyetlerin onayı vardır? Gelecek yıllar için MSB ’lığı Tedarik Başkanlığına tank ve obüs alımı konusundaki ödenek tahsisi, MSB ’lığına ayrılan bütçenin yüzde kaçı olması öngörülmüştür?

Askeri fabrikalar, askeri kurum niteliğindedir ve askeri fabrikalar da bir kışladır. Askeri fabrikanın bulunduğu arazi, Yasak Bölgeler kanununa göre ‘Askeri Güvenlik Bölgesi’dir. Buralara yabancı uyrukluların girmesi üst komutanlıkların izniyle olur. Tahsis edilen 1 milyon 804 bin metre karelik fabrika arazisi kışla kapsamından çıkartılacak mıdır?

İhale etmek, en hafifinden kolaya kaçmaktır
Askeri fabrikaların özelleştirilmesi devam etti sürece, harp silah ve araçlarının bakım, onarım ve idamesinin; güvenilir, sürekli ve maliyet etkin olarak gerçekleştirilmesi şüphelidir. Bizce Askeri Fabrikaların Savunma Sanayiinin bütünleyici bir unsuru olma özelliği ortadan kalkacaktır. Yetenekli ve deneyimli işçiler savunma sanayii şirketlerine geçecek, böylece askeri fabrikalarda nitelikli iş gücünün sürekliliği sağlanamayacaktır.
Gelişen ve değişen askeri teknoloji, savaş teknikleri ve muharebe taktikleri konusunda kararlar alınırken, muvazzaf generallere danışmadan adım atılmaması gerekir. Ancak muvazzaf askerlerin terfi ve tayin kaygılarıyla görüşlerini rahatça ve sormadan bildiremeyecekleri varsayılarak, yakın zamanda emekli olmuş konusunda deneyimli her rütbeden emekli askerin düşüncelerini almak zor değildir. Örneğin incelendiğinde, Alman Silahlı Kuvvetlerinin böyle bir anlayışla yönetilmekte olduğu görülebilir.
Son on yılda üç kez Milli Prodüktivite Merkezinden “en verimli iş yeri” ödülü almış, yalnızca bir albay, 29 subay, 50 astsubay, 22 uzman çavuş, 112 sivil memur ve 714 işçiyle harikalar yaratan bu Fabrikanın kamusal işletme başarılarının herkese gurur vermesi gerekmektedir.

Fabrika atıl değildir ve tam verimli bir şekilde çalışmaktadır. Milli bütçeye yük değil, aksine devlete ekonomik kazanç sağlamaktadır. NATO ve benzer anlaşmalarla da bir sorunumuz yoktur.  Projesi bitmiş 250 adet Altay Tankının seri üretimi için fabrikadaki bremse ve tezgâhlar hazırken bu ihalenin yapılmasını ne askerler, ne uluslararası güvenlik uzmanları, ne de ekonomistler anlayamamaktadır.
Özelleştirme ve devir yapılması hiç de zorunlu değilken, fabrika işletmesinin 25 yıllığına (kime olursa olsun) devredilmesi ve bu devri Cumhurbaşkanının bizzat kendisinin önermesi anlaşılmamıştır.
Savunma sanayiimizin gücü, ulusal devletimizin bengiliği ve ölmezliği (bekası) konusundaki önlemlerin başında gelmektedir. Soru sormayı unutanlar Cumhuriyet değerlerine karşı sorumludurlar, yanıt vermekten kaçınanlarsa ulusal devlete karşı suçludurlar.

                    Cumhur Utku

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU

SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI