SADAKA KÜLTÜRÜNE KARŞI SANDIK İTTİFAKI



Devletin temel niteliklerinden olan sosyal devlet anlayışı, herkesin adaletli ve özgürce yaşayarak bir iş sahibi olması ve alın terinin karşılığını alması esasına dayanır.  Vatandaşın işini koruyan, emeğini kollayan, her çeşit sermaye gücünün toplumun kurumsal yapılarını ele geçirmesini engelleyen devlet, sosyal devlettir.

Sosyal devlet kavramı, İslamcı ve Türkçü yönetimlerin iş başında olduğu son 25 yılda başka bir niteliğe evrilmiştir. Bu yönetimler sosyal devlet anlayışını sosyal yardıma çevirmişler, devlet bütçesinden ve kamu parasından sadaka dağıtıp işsiz, güçsüzleri yüreklendirerek onların oylarını almışlardır. İslam dinine ait olan sadaka kültürünü rüşvet dağıtma şekline dönüştürmüşlerdir.

Sözde sosyal yardımlarla oy toplamanın en büyük zararı, insanların sadakayı ve kayırmayı hak zannetme alışkanlığı olmuştur. Bu kültürel değişim son 15 yıldır yerel yönetimlere de bulaşmış, belediyeyi ele geçirmek isteyen yerel siyasal parti yöneticileri, seçimden önce büyük gürültüler, pankartlar ve ses yayın düzenekleriyle verecekleri sadaka miktarlarında birbirleriyle yarışa girmişlerdir.

Ortalama iki yılda bir yapılan genel ve yerel seçimler ya da halk oylamaları, devlet kasasını boşaltmaktadır. Seçim sonrası iktidar olanlar siyasal geleceklerinin devamı için büyük rüşvetleri ihale, küçük rüşvetleri sadaka olarak vererek ambarda darı bırakmamışlardır.

Sadakaya alıştırılan toplumlarda örgütlü mücadele, demokratik katılım ve ekonomik üretim beklenemez. Halkın büyük çoğunluğunun bu tür alışkanlıkları normal görmesi hatta devletin görevi sanması, yurtsever kesimlerin sandıktan umutlarını kesmesine neden olmaktadır. Sosyal devlet, kendi seçmenine sadaka veren, kendisini besleyen sermaye kesimini kayıran bir parti devleti haline gelmiştir. Böylece devlet eliyle halk kutuplaştırılmıştır.

Ne sosyal devlet ne de toplumsal kültürümüz, belediyelerin verdiği toplu iftar yemeklerinin, kapılara süt bırakmanın, bebek bezi dağıtmanın, kira yardımı vermenin yararlı ya da gerekli olduğunu söylemez. Balık tutmayı öğreteceği yerde hazır balık yemeyi yüreklendiren siyaset adamları bu yaptıklarıyla öğünür, yerelde ve genelde kamu parasıyla bastırıp astıkları kendi fotoğrafları ve kendi isimleriyle donattıkları kentleri ele geçirme yarışına girerler. Kimin sermayesi fazlaysa o kazanır ve bu kısır döngü belki yüz yıl daha devam eder. Yönetenler, örgütsüzlüğü ve fukaralığı daha da arttırarak kişisel otoritelerini ve medyatik güçlerini acımasız hale getirirler.

25 yıldır iktidarda olan siyasetçilerin yaptıkları kötülüklerin biri de sosyal demokrat, sol, sosyalist saydığımız partileri, kitle partisi olmak hevesiyle, kendilerine benzetmesidir. İyi niyet gösterileriyle, belediye bütçesinden sadaka lütfetmeye muhalefet partileri de alışmışlar, yerel etkinliklerde mübarek yardımlarını halktan esirgememişlerdir. Böylece kimsenin kimseden hesap sormadığı, sayıştayın olmadığı, sadaka dağıtmanın devlet uçağıyla seçim mitinglerine gitmekle eşdeğer olduğu bir sürece girilmiştir.

Bu durumda ne yapmamız gerektiği sorusunun yanıtı çok basittir.

Seçim sistemini bilen seçmen, hem seçilebilme olasılığı yüksek olan başkan adayına hem de kendi ideolojisine yakın partiye oy verebilen seçmendir. Yılların haksızlıklarını sona erdirebilmek ve demokratik katılım sağlayabilmek için CHP’nin başkan adayına oy verirken, belediye meclisinde İP, TİP, DEM ve TKP gibi muhalif partilerin adaylarına da oy verilmelidir. Geçtiğimiz seçimde Millet İttifakı’nın yapamadığını seçmenler şimdi yerelde yapmalıdır. Her seçim son dönemeçtir ama bu seçim gerçekten çok keskin bir dönemeçtir.

Sosyal devlet anlayışını yerleştirebilmek, sadaka alışkanlığını kaldırmak, israfı önlemek, halkın kararlara ortak olmasını sağlamak, kentleri kurtaracaktır.  Açık ve şeffaf kent yönetimleri oluşturularak, herkese kaliteli ve eşit hizmet sağlamak istiyorsak, sandık ittifakı son fırsattır.

                                                                                                                                         Cumhur UTKU 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

15 TEMMUZ, ORDUBOZAN GÜNÜ

28 ŞUBAT’IN BİNİNCİ YILINA DOĞRU