Kayıtlar

18 Mart ÇANAKKALE ZAFERİNİN 110'NCU YILINDA OKUNMASI GEREKEN BİR KİTAP

Şair Cemal Süreya 'nın önünden geçerken kalkıp ceketini iliklediği büyük şair Fazıl Hüsnü Dağlarca Çanakkale için şöyle der: "Kalanlar, ölenlerin izidir. Deniz deniz, dağ dağ  Yazıdır. Çanakkale, Yeni Türkiye'nin önsözüdür.”   Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş ve vatanın kurtuluş temellerinin Çanakkale savaşında atıldığını bizlere şiir sanatıyla çok güzel anlatmıştı. Onun bu saptamasını Turgut Özakman “Diriliş-1915 Çanakkale” kitabıyla doğrulamıştı.  Bütün bu doğruları ise İsmet Görgülü , “Çanakkale İlk Günde Biterdi” isimli eserinde kanıtlamaktadır. Komutan  Mustafa Kemal Atatürk ’ü daha iyi anlamak isteyenlere,  2088 yılında Bilgi Yayınevince yayınlanan bu kitabı salık veririm. 1916 yılının ocak ayı… Mustafa Kemal Bey 16’ncı Kolordu Komutanı olarak Edirne’ye gelmiştir. Yerli ve yabancı gazeteciler kendisiyle mülakat yapmaktadır. Edirne caddelerindeki pankartlarda ise “Yaşasın Arıburnu ve Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Bey!” yazmaktadır. (Sayfa ...

Önsöz

Resim
Kendi kendine konuşmanın yararı var mı bilmiyorum? İnsan yaşlandıkça başkalarıyla daha sık konuşmalı diyor zihin hekimleri. Konuşmak stresi azaltır, beyni harekete geçirir ve aktif tutarmış. Çünkü dil ve düşünce birbirleriyle iletişim kurarken daha hızlı düşünmeyi sağlar, ayrıca da hafızayı geliştirirmiş. Konuşmak yüz kaslarına, gözkapaklarımıza iyi gelirken, sağırlık ve baş dönmesi risklerini azaltır, boğaz kaslarını ve akciğer kapasitesini arttırırmış. Yani konuşmamız ve özellikle bağıra bağıra çevremize laf anlatmamız çok yararlıymış. Duygu ve düşüncelerimizi kalplerimize gömmek bize zarar verir. Bu doğru elbette. Konuşmalı ya da yazmalıyız. İkisini birden yapanlar herhalde geceleri rahat uyuyorlardır. Yaşlanan insanlara baktığınızda çoğu susmak üzeredir ya da artık susmuştur. Annem ve babam öğretmen olduklarından çok konuşurlardı. Yaşlandıklarında konuşmaz oldular. Öyle pencereden dışarı ya da TV camından içeri bakar dururlardı. Babam televizyonu dinleyip hükumet erbabına kızdığı...

YA TABANCA ÇEKSELERDİ?

Resim
  Biz 58 yıl önce kılıç değil tabanca çekmiştik. O tabanca çeken 350 kişiden biri olan ve 12 Eylül sabahı haksızca tutuklanarak Ordudan uzaklaştırılan arkadaşım Ulaş DEMİRAY bakın ne diyor: “…Ne var ki 30 Ağustos mezuniyet törenlerinde ”Tören bitmiştir” komutu ile birlikte bu baskı bir anda ortadan kalkınca, ipi göğüslemenin coşkusu ile bazı disiplin kuralları da aşılabilir. “Atatürk’ün Askeriyiz” sloganı da atılabilir, ya da hep beraber ”Erik dalı gevrektir” eşliğinde hep birlikte eğlenilebilir. O gün ayrıca, mezun olanların bekli de ömür boyunca bir daha hiç göremeyecekleri arkadaşları ile buruk bir vedalaşma günüdür. Duygusal olarak olarak, insan olarak yaşama isyan günüdür.  Askerlerin duygusal olamayacağına dair bir askeri kural da yoktur. Kaldı ki her disiplin ihlali İHRAÇ ile cezalandırılmaz. Bazen ceza olarak bir kaş çatması bile yeterlidir. Cezayı abartmak, intikama dönüştürmek asıl disiplin, hatta insanlık suçudur... Harbiye’yi bitirip subay olanlara gel...

KARTALKAYA VE DİĞERLERİ

Resim
"Kartalkaya" benzeri bir "Kartepe" var köyümüzün tepesinde. Bilet parası yüksek fiyatlı, Arap turistlerin bayıldığı teleferiği de var beş yıldır. Umarız telleri sağlamdır. Keltepe bizim çocukluğumuzun dağıydı. İzmit, Büyük Derbent İlk Okuldayken, öğretmenlerimizle beraber dağdan defne dalları toplar, eşeklere yükler, köye indirir, bayram öncesi okulu süslerdik. Yıllar sonra öğretmenlerimiz ölüp köyü imamlar teslim aldığında, Keltepe'ye Kartalkaya'da 79 kişinin yandığı otelin benzerini, hatta daha da büyüğünü yaptılar. Yolunu asfaltladılar. Varsıllar kayak yapmak için kolayca gelmeye, yoksullar yol boyunca sucuk ekmek satmaya başlayınca, Vali adını değiştirdi Keltepe'nin, daha çok insan gelsin diye Kartepe dedi. Sonra Ilgaz var, Anadolu’nun en yüce bir dağı. Sarıkamış'ta Çamurlu Dağ, Cıbıltepe, Küçük Süphan var, Bursa'da Uludağ, Dutyeli var, Kayseri'de Erciyes, Isparta’da Davras, Erzurum'da Palandöken, Ankara'da ufacık pistiyle E...

YETKİN AKIL

Resim
"Barış" kelimesi, gerçekten barışık bir dünyada yaşamak isteyen ama yaşam deneyimleri zayıf olan genç insanların kurtuluş sandığı bir kelimedir. Bu kelimeyle ajite edildikçe huzurlu bir toplumsal yaşam için kamuoyu oluşmaz.   "Ayrılıkçı terörün yanında değiliz" diyerek saçma sapan bildiriler yayınlamak da aydın olmak demek değildir. Gelinen bu kanlı ve çözümsüz durumun genel sorumlusunun "Aksaraydaki tekadam" olduğunu söylüyorsak, en başta ve asıl sorumlusunun da "Katil Apo" olduğunu da söylemeliyiz.   Her ikisine fırsat yaratanların kimler olduğunu sormayı tarihe bırakıp, Türkler ve Kürtler beraberce geleceği kurmaya çalışmamız, Anadolu topraklarında yaşayacak gelecek kuşaklara karşı hepimizin sorumluluğudur. Kısaca kurtuluş, eşkıyadan, hırsızlardan, emperyal maşalardan ve vatansızlardan temizlenmemizdedir. Bir sorunun çözülebilmesi "ortak akıl" la olur derler. Oysa o ortak aklı bulurken her kafadan bir ses çıkarak mevcut sorun...

Kayyım ve Bir Tehdit Değerlendirmesi

Resim
Biz “kayyum” mu “kayyım” mı diye sorarken, alçak aklın kaybettikçe siyaseti karıştırdığını, ekonomiyi ve diğer bozuklukları unutturmaya çalıştığını göremiyoruz. Yurttaşı kör etmeye çalışan kavramın yasalardaki adı kayyımdır. İşten el çektirilen ya da ölen bir kamu görevlisinin yerine başka bir görevlinin geçici olarak o kurumu yönetmeye yetkilendirilmesi demektir. Kürt halkının yarısından çok fazlası ülkenin batısında yaşıyor. Türk ve Kürt halkı arasında sosyal ve ekonomik açıdan sorun yoktur. Ayrıca doğuda yaşayanların tamamı da devlet yanlısıdır. Kürtler bölünmeyi asla kabul etmezler. İki yüz yıldır devam eden feodalizmi, devam eden fukaralığı kullananlar her iki tarafın siyaset ağalarıdır. 25 yıldır Kürt halkının bir şey istediği yokken “Kürt Sorunu” diye bir problem yaratılmıştır. Etnik renkliliğe sorun olarak baktığınızda PKK’nın mevcudiyetini emperyalizm haklı göstermeye devam eder. Bir belediye başkanı bunca hararetli milliyetçiliğin yaşandığı Türkiye’de bölücü terör örgü...

KIRK DÖRT YIL SONRA 12 EYLÜL DEĞERLENDİRMESİ

Resim
Kendine Kemalist diyebilen tek gazete Cumhuriyet bile 12 Eylül’ün yıldönümünde  “12 Eylül Darbesi” ni şöyle değerlendiriyor: “1977 yılı sonunda, kendisine dayatılan 24 Ocak kararlarını uygulamakta ayak direyen Ecevit hükümeti, Sovyetleri gözetlemek için casus uçakların Türkiye’de uçuşuna izin verilmesi talebini reddetti.  Milli Maden Yasasının çıkarılmasının ardından ATAŞ Rafinerisi kamulaştırıldı. Darbe için gerekli koşullar hazırlanırken ara seçimde ağır bir yenilgi alan CHP, bunu güvensizlik sayarak iktidardan ayrılınca, darbenin hedefi olmaktan kurtuldu.” Görüyor musunuz ne kadar geniş ve kapsamlı bir öngörü? Darbe daha yıllar önceden planlamış bile. Planlayan Washington, planı uygulayanlar da Amerika Birleşik Devletleri’nin o gün bizim çocuklar dedikleri olsa gerek.  Lahavle! Hepsi bir hayalden ibaret ve hiçbirinin harekât planıyla ilgisi yok. Olayların saptırılması dilsiz tarih için çok kolaydır. Kenan Evren bunları hissettiği ve ölülerin konuşamayacağını bildiği i...